- Ben farketmeden kutuyu çevirmeye çalıştı durdu. | Open Subtitles | ـ وظل يقلب العلبة علي جانبها السفلي كي لا الاحظ |
Tekrar Çin ve Rusya'ya gitti, ama bu kez sade vatandaş olarak. 1994'te geçirdiği felç sebebiyle ölümüne kadar resmi görevlerden uzak durdu. | Open Subtitles | وظل غائبا عن نشاطات الدولة الرسمية عموما حتى وفاته عام 1994 |
Ona buraya geleceğimi söyledim ve o da bana imada bulunup durdu. | Open Subtitles | أخبرته أنني قادمة هنا وظل يلمح إلى رغبته في المجيء |
Ve o tekrar tekrar içmeye, hapşırmaya ve sarsılmaya devam etti duruncaya kadar. | TED | وظل يشرب ويعطس، مرارًا وتكرارًا حتى توقف ذلك. |
Üç bin çalışanın hiç birini çıkarmadı; hepsine maaşlarını vermeye devam etti. | TED | كان به 3000 عامل. احتفظ بهم صاحب المصنع وظل يعطيهم راتبهم. |
Taciz edip durdu, gece aramaları başladı. Teslim olmadım. | Open Subtitles | وظل يتبعني ويضايقني ويتصل بي في منتصف الليل |
- Saldırgandı birkaç kez kaçmaya çalışmış, "çıkar beni, çıkar beni" diye bağırıp durdu. | Open Subtitles | -كان عنيف, وحاول الهرب مرات عديدة ، وظل يصرخ "اخرجني! |
Kahve içer miyiz diye sorup durdu. | Open Subtitles | وظل يطلب دعوتي لقهوة |
Bir hafta öncesinde Sara ile konuşmuştum o da bunu tekrar edip durdu. | Open Subtitles | أجريته مع (ساره) قبل أسبوع وظل العميل يردده |
Ve o inkar edip durdu. | Open Subtitles | وظل ينكر الأمر |
Ama o bir ağacı keser gibi ileri geri hareket etmeye devam etti. | Open Subtitles | وظل يحرّكها للأمام والخلف وكأنه يقطع شجرة صغيرة بمنشار |
Konuşmaya devam etti, ben de onu yere yıktım. | Open Subtitles | وقلت له لم أعد أريد سماع هذا وظل يتكلم فأوقعته |
Bağırmaya devam etti, "Sütçüyle yatıyormuşsun!" | Open Subtitles | وظل يصرخ بأنني على علاقة بهذا الرجل ألأبيض |
Ama ertesi gün aynı polis yine geldi ve hep gelmeye devam etti. | Open Subtitles | فى اليوم التالي، جاء نفس الشرطي وظل يأتى ويأتى |
Ama ertesi gün aynı polis yine geldi ve hep gelmeye devam etti. | Open Subtitles | فى اليوم التالي، جاء نفس الشرطي وظل يأتى ويأتى |