| Dede-nineler, diğer bakıcılar gibi daha iyi maaş veren başka bir ailenin çocuğunun bakım işi için işlerini bırakmazlar. | TED | على عكس مقدمي الرعاية الآخرين، الأجداد لا يقلعون عن وظيفتهم بسبب أنهم وجدوا عملا آخر بأجر أكبر لرعاية طفل آخر. |
| Bize işkence eden adamlar da - kendi işlerini yapıyorlardı. | Open Subtitles | "حتى بالنسبة إلى الرجالِ الذين عذّبونا" - كَانَت هذه وظيفتهم |
| Güvenlik Bölümü sızıntıyı öğrendi ve üzerine düşen görevi yaptı. | Open Subtitles | أدرك قسم الأمن هذه الثغرة وأدّوا وظيفتهم. |
| Onların görevi vücudu çamaşır suyuyla yıkamak, virüsü öldürüp Dr. House'un hayrına vücudu oradan çıkarmak. | Open Subtitles | وظيفتهم هي تطهير الجثة وقتل الفيروس، وإخراجها من هناك لمصلحة د. |
| Her Kral için birkaç tane yazman atanırdı. Görevleri, Kral'ın lehine günlük tutmaktı. | Open Subtitles | كل ملك قام بتعيين عدد من أمنــاء السر وظيفتهم كتـابة جميع شؤون المملكة من أجله. |
| Görevleri hayal etmekti. | Open Subtitles | كانت وظيفتهم هي التخيل |
| Görünüşe göre, en ufak sorunlarını bile benim sorumluluğum yaparak işlerinin benim zamanımı ve enerjimi boşa harcamak olduğunu sanıyorlar. | Open Subtitles | هم يعتقدون أن وظيفتهم هو تضييع وقتي وطاقتي بجعل كل خطأ يقومون به مسؤوليتي |
| İşleri yoluna koymalıdırlar, yoksa işlerinden olurlar. | TED | وظيفتهم هي تسيير الامور, و اذا لم يسييروها يخرجون من الوظيفة |
| O boktan işlerini alıp, kıçlarına sokabilirler. | Open Subtitles | بامكانهم اقحام وظيفتهم اللعينه في مؤخرتهم الكريم ؟ |
| Muhtemelen işlerini nasıl yapacaklarını anlatıyor. | Open Subtitles | من المحتمل انه يقول لهم كيف يفعلون وظيفتهم |
| Bundan sonrası işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışan, iyi insanlara kalmış demektir. | Open Subtitles | ما يحدث بعد ذلك يعود للأناس الأخيار الآخرين الذين يؤدّون وظيفتهم بأفضل طريقة ممكنة |
| Bundan sonrası işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışan, iyi insanlara kalmış demektir. | Open Subtitles | ما يحدث بعد ذلك يعود للأناس الأخيار الآخرين الذين يؤدّون وظيفتهم بأفضل طريقة ممكنة |
| Şimdi NYPD'nin ve bölge savcısının işlerini yapmasına izin ver. | Open Subtitles | وللأن، دع الشرطة والمدعي العام يفعلون وظيفتهم. |
| Kayıp Amerikalılar için endişelenmek onların görevi değil. | Open Subtitles | أنها ليست وظيفتهم أن يقلقوا بشأن أميركيين مفقودين |
| Kullanılmalarına izin verilmediği takdirde ayakların aynı görevi hızlı bir biçimde öğreniyor olmalarına şaşıracaksın. | Open Subtitles | عندما لا يُسمح بإستخدامهم سوف تتفاجأ ...كم سريعاً يمكن أن تتدرب القدمين و تحل وظيفتهم |
| Ama hepimiz medyanın işlevini biliyoruz, dünyadaki kötülükleri yoketmeye çalışmaz, onun görevi bu kötülükleri kabul etmemizi ve onlarla birlikte yaşamamızı sağlamaktır. | Open Subtitles | ولكنناكلنانعلمبأنمهمةالإعلاملمتكنأبدافييوم ما... القضاء على شرور العالم, كلا بل وظيفتهم هي إقناعنا بأن نتقبل هذه الشرور و أن نتعود على العيش معها |
| Sanırım bu onların görevi oluyor. | Open Subtitles | أظنها وظيفتهم على ما أعتقد |
| Görevleri hayal etmekti. | Open Subtitles | كانت وظيفتهم هي التخيل |
| - Evet. Görevleri bu. | Open Subtitles | -أجل، فهذه وظيفتهم |
| Tüm güvenlikler, işlerinin doğası gereği olan tehlikenin farkındadır. | Open Subtitles | كل الحراس يعرفون المخاطر الكامنة في وظيفتهم. |
| İntikamcı olmak işlerinin tanımında var! | Open Subtitles | من مواصفات وظيفتهم أن يكونوا منتقمين! |
| Tek işleri, tesisi parçalara ayırmak ve temelli kapatmaktı. | TED | وظيفتهم الوحيدة هي أن يحطموا المصنع ويغلقوه إلى الأبد. |