Bu tablo beni üç sebepten devam etmekten alıkoydu: Birincisi, gülümseyen ağzıyla hüzünlü bakan gözleri arasındaki kopukluk. | TED | أوقفتني هذه اللوحة لثلاث اسباب: أحداها هو عدم الترابط بين فمه المبتسم وعيناه الحزينتان |
diye sorduk. Çocuk sustu, ağzı açık, gözleri yaşlı, yanakları sinirden kızarmış. Gülümsedi. "Yok, siz iyisiniz. Burada olmanızı istiyorum." | TED | لقد توقف وفمه مفتوح، وعيناه مغرورقتان بالدموع، وإحمر وجهه من الغضب، وابتسم وقال لا، أنتم لا بأس بكم، أريدكم هنا". |
Bir gün ahıra gittiğimde o da oradaydı. Suratı kızarmış dili mavileşmiş, gözleri patlayacak gibiydi. | Open Subtitles | دخلة ذات يوم للحظيرة ورأيته كا وجهه شديد الحمرة ولسانه أزرق وعيناه جاحظتان |
Bayağıdır gergin, gözleri kızarık ayrıca notları da düşüyordu. | Open Subtitles | لقد كان مرهقاً, وعيناه حمراء ومستواه التعليمي في هبوط |
Hayır. Nefes alıyor. gözlerini açtı. | Open Subtitles | لا ، إنه يتنفس وعيناه مفتوحتان |
Kıvırcık sarı saçları gamzeleri, ve gök mavisi ya da mavi-yeşil arası gözleri vardı. | Open Subtitles | شعره أشقر ومجعد ولديه غمازتين وعيناه كانتا باللون الأزرق السماوي أو الأزرق الفاتح |
Nerdeyse 150 kilo ve çamur-kahverengi gözleri var. | Open Subtitles | يجب أن يكون وزنه 300 باوند وعيناه بنية اللون |
Direkt üzerime geldi. Büyük ve dişlekti. gözleri kırmızıydı. | Open Subtitles | أتى نحوي مباشرةً كبير لعين وعيناه حمروان |
Seni şuanda izliyor. gözleri daima üstünde olacak. Ve oldukça acımasızdır. | Open Subtitles | أنه يراقبك الأن , وعيناه عليك وهو متوحش للغاية |
O zavallı siyah çocuklara baktığımı hatırlıyorum biri 12 yaşlarındaydı, gözleri açıktı. | Open Subtitles | وبالنظر الى هؤلاء الاولاد كان احدهم بعمر 12 وعيناه مفتوحتان |
Makinemi yüzüme doğru kaldırdım ve bu asker kafasını kaldırmaya çalıştı fakat gözleri "Beni çekme" der gibi bağırıyordu bu yüzden kameramı aldım ve başka yere doğru gittim. | Open Subtitles | رفعت كاميرتي لاصوره وحاول ان يحرك رأسه. وعيناه كانت تصيح الا اصوره |
Birdenbire yaşlanmış, sakalı var, gözleri nemli ve hala... | Open Subtitles | لقد أصبح عجوز فجأة لديه لحية, وعيناه دامعة |
Korktum ve suçlu hissettim. gözleri masmavi ve gerçekten çok hoş ama hayır. | Open Subtitles | شعرت بالخوف والذنب، وعيناه كانتا زرقاوتين جدًّا وجميليتن |
Çok yakışıklı, parıldayan gözleri var ve şehir çocuğu. | Open Subtitles | إنه وسيم جدًا وعيناه لامعتان وهو نبيه بالفطرة |
kolları bu şekilde,gözleri parlayarak, | Open Subtitles | ذراعاه ممدتان بتلك الصورة، وعيناه تحدقان... |
Kahvaltısını bitirdiğinde yere yığıldı titremeye başladı, gözleri döndü... | Open Subtitles | انه انتهى لتوه من الإفطار عندما عارضات القعر على ... ... يبدأ يرتجف، وعيناه لفة مرة أخرى في رأسه ... |
Yakışıklı, zayıf, gözleri ışıl ışıl. | Open Subtitles | إنّه وسيم وهزيل وعيناه مشعّتان |
Banyoda cesetin gözleri açık ve tek kaybolan da yüzüğü. | Open Subtitles | ما لدينا هو جثة بحوض الاستحمام وعيناه كانتا مفتوحة عن آخرها، والشئ الوحيد المفقود كان... خاتمه يا سيدي... |
Bir bakan gözlerini kaçırıyorsa yalan söylüyordur Ulrik! | Open Subtitles | عندما يقول لك الوزير لانستطيع ان نتكلم بتفصيل اكثر ...وعيناه تتحرك فهو يكذب |
Güzel saçlariyla, güzel gözlerini mi seviyorsun? | Open Subtitles | يعجبك شعره الجميل وعيناه الجميلتين. |