"Çok yönlü" "Birden çok fakülte bitirmiş olabilir." "Çok zeki ve muhtemelen çok iyi öğrenim görmüş. " | Open Subtitles | ـ قدراته عاليه ، ربما لديه قدرات محدودة ذكي جداً وغالباً متعلم تعليم عالي |
Ürpertici tipli beyaz bir herif, annesiyle aynı evde yaşıyor ve muhtemelen daha önce hiç seks yapmamış. | Open Subtitles | شخص غريب الأطوار يسكن مع والدته وغالباً لم يمارس الجنس في حياته |
Genelde kafa travması olan hastalara bakmak zorunda kalıyordum. | TED | وغالباً كان عليّ العناية بالمرضى المصابين بصدمات في الرأس. |
Bu kestirme yola arzu yolu deniyor ve bu yol Genelde en kolay olandır. | TED | الآن، يدعى هذا الطريق المختصر بمسار الرغبة، وغالباً مايكون المسار الأقل مقاومة. |
büyük ihtimalle artık senin paranın peşindeler. | Open Subtitles | وغالباً سيأتون على أموالك في الخطوة التالية |
Ve Çoğunlukla bu çekişme eski kimlik, aidiyet ve köken hikayelerinden geliyor. | TED | وغالباً ما تكون أسباب الصراع متعلّقة بقصصٍ قديمةٍ تتعلق بالهوية والانتماء والأصول. |
Kapılar ardında sıklıkla sözlü tacizle karşılaşıyorum. | TED | وغالباً ما تعرضت للهجوم اللفظي خلف تلك الأبواب. |
O da muhtemelen şu anda benim ofisimde aynı şeyi yapıyordur. | Open Subtitles | وغالباً هو موجود في مكتبي الآن |
- Tamam, bak. Bu gece bir kızla bir şeyler içeceğim ve muhtemelen onu sevişmek için eve getireceğim. | Open Subtitles | سأحتسي الشراب، رفقة فتاةٍ الليلة، وغالباً سأُعيدها إلى هنا، من أجل الجنس |
Briarcliff'te sadist ve muhtemelen bir savaş suçlusu olduğuna inandığım bir elemanımız var. | Open Subtitles | "هناك موظف في مصحّة "برايركليف أعتقد أنه يستمتع بعتذيب الآخرين وغالباً مجرم حرب |
Sen onun için hislerin olmadığını söylüyorsun ve muhtemelen bunun doğru olduğuna inanıyorsun ama ben inanmıyorum. | Open Subtitles | و أنت تقول أنك لا تٌكن لها المشاعر وغالباً تٌصدق أن هذه حقيقة لكني لا أصدق |
Bu bağlar iki yolla çalışır ve Genelde bilinç altında gerçekleşir. | TED | هذه الوصلات تعمل باتجاهين وغالباً تحدث بدون وعي. |
Sebebi var, meşrulaştırılmış ve Genelde yasalaştırılmış. | TED | هذا الأمر مسبّب له ومبرر وغالباً ما يتم تمريره كقانون. |
Her gün Amerika'da ve dünya çevresinde insanlar mahkemelerle yüzleşiyor ve burası, bir yabancı için ürkütücü ve Genelde onlara karşı saldırgan. | TED | كل يوم عبر أمريكا وحول العالم، الناس يواجهون محاكمنا، وهي مكان غريب، مستفز وغالباً عدائي تجاههم. |
Bilemiyorum, Matthew Greenberg zorbaydı, ve büyük ihtimalle Beanie Bebeği'ni çaldı. | Open Subtitles | لا أعلم أتعلمي ماثيو غرينبرغ كان متنمر وغالباً ربما يكون هو من سرق القبعة |
Kalbimin paramparça olduğunu ve büyük ihtimalle yalnız başıma öleceğimi düşünürsek. | Open Subtitles | بالرغم من أن قلبي محطم وغالباً سأموت وحيده |
Ama şimdi elimizde bir blogcu olmadığı gibi, ayrıca cüzdanımız, arabamız yok ve büyük ihtimalle ayılar bizi yiyecek. | Open Subtitles | لكن الآن ليس فقط أننا لم نجد المدون ليس لدينا محفظات أو سيارة وغالباً ستتناولنا الدببه |
Hatta, bütün dünyadaki Müslüman soyundan gelen bir çok insan hem aşırı tutuculuğa hem de terörizme karşı emin rakiptir ve Çoğunlukla iyi bir sebeple. | TED | في الواقع،أغلب الناس من المسلمين حول العالم يعارضون بشدة كلا من الأصولية والإرهاب، وغالباً لسبب وجيه جدا. |
Bunlar kilise ya da dernekler gibi güzel görünen organizasyonlar ile nefret etmekten hoşlanırlar ve Çoğunlukla eski moda bir ses tonuyla konuşmayı severler. | TED | يرغبُ هؤلاء الأشخاص في الحقد عبر منظمة تبدو لطيفة، مثل كنسية أو منظمة غير ربحية، وغالباً ما يحلو لهم التحدث بصوتٍ عفى عليه الزمن. |
Sabahtan akşama kadar ve sıklıkla da akşamdan sabaha kadar okur. | Open Subtitles | ...يدرسها من الصباح إلى المساء وغالباً طوال الليل حتى الصباح مجدداً |
O da muhtemelen bu koku yüzünden ölmüştür. | Open Subtitles | وغالباً رائحتك النتنة هي ماقتلتك |
Her birimiz hayatımız boyunca değişim geçiririz, bu değişimle karşılaşınca da çoğu zaman bazı zor kararlar vermemiz gerekir. | TED | كل فرد منا يواجه تغيراتٍ في حياته، وغالباً عندما نكون مجبرين على هذه التغيرات، يصبح علينا أن نتخذ بعض القرارات الصعبة. |
Ayrıca davet de edilmedik, ve genellikle fazla merak bela getirir. | Open Subtitles | مع كل شيء، لم يدعنا أحد وغالباً ما يقود الفضول للمشاكل |