O sizde kalabilir. Zaman ayırdığınız için teşekkürler. | Open Subtitles | يمكنكَ الإحتفاظُ بالطلب، أقدر لكَ وقتكَ. |
O sizde kalabilir. Zaman ayırdığınız için teşekkürler. | Open Subtitles | يمكنكَ الإحتفاظُ بالطلب، أقدر لكَ وقتكَ. |
zamanını yüzey ve deniz arasında ikiye ayırabilirsin fakat zihnini ayıramazsın. | Open Subtitles | بوسعكَ أن تُقسم وقتكَ بين الأرض و البحر ولكن ليس عقلكَ |
zamanını bir grup vergi suçlusuyla geçirirsin. | Open Subtitles | وستقضي وقتكَ معَ مجموعة من متجنبي الضرائب |
Hastanın öldüğünü düşünüyorsun ama vaktini bir seks fantezisiyle mi harcıyorsun? | Open Subtitles | أنتَ مقتنع بأنّ مريضك يموت وتريد تضييع وقتكَ على خيال جنسي؟ |
Dinle, vaktini serserilere zehir satarak geçirmek istiyorsan bu senin sorunun. | Open Subtitles | أصغِ، إن أردت قضاء وقتكَ في بيع السم للخاسرين، فتلك شؤونك |
Size çok pahalıya patladığı için buna vaktinizi ayırmadan önce size gerçekten yardım edebileceğimden emin olmak istiyorsunuz. | Open Subtitles | أن المخاطر عالية جداً وقبل أن تستثمر وقتكَ في العلاج تريد أن تتأكّد إن كنتُ سأستطيع مساعدتك، صحيح؟ |
zamanın dolduysa, dolmuştur. | Open Subtitles | عندما وقتكَ فوق، هو فوق. |
Bak, zaman ayırdığın için minnettarım ama annene çıkıp da Biscuit'in yeni sayısını almasını söyleme. | Open Subtitles | أسمع، أقدرُ إضاعة وقتكَ على هذا ولكن لاتخبر والدتكِ بالإسراع وشراء العدد الجديد من مجلة "بيسكت" |
Zaman ayırdığınız için teşekkürler, Dr. Steiner. | Open Subtitles | أنا آسفة شكراً لكَ على وقتكَ د. |
Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً جزيلاً لكَ على وقتكَ |
Zaman ayırdığınız için teşekkürler Sayın Yargıç. | Open Subtitles | شكراً على وقتكَ سيادة القاضي. |
Bana Zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. | Open Subtitles | أنا, فعلاً أثمّن وقتكَ |
Gururum okşandı ama zamanını boşuna harcıyorsun. | Open Subtitles | حسناً، أشعرُ بالإطراء، و لكنكَ تضيعُ وقتكَ. |
zamanını boşa harcamadığım için beni tebrik etmelisin. | Open Subtitles | عليكَ تهنئتي لعدم إهداري وقتكَ |
Ayın biri itibariyle zamanını burası ve El Paso arasında bölmeni istiyorum. | Open Subtitles | بما أنكَ مستجدّ أريدكَ أن تقسم وقتكَ هنا و (ألباسو) |
Artık tüm vaktini çıplaklar sahilinde mi geçireceksin yani? | Open Subtitles | لذا أنت سَتَصْرفُ كُلّ وقتكَ في شاطئِ العراة الآن؟ |
İstiyorsan dene ama vaktini harcamış olursun. | Open Subtitles | بوسعكَ المحاولة ولكنكَ ستضيع وقتكَ فحسب |
vaktini doldur, Sonra çık git. | Open Subtitles | تقضي وقتكَ ثمَ تخرج |
Tam da değerli vaktinizi jürilikle harcamanızın ne kadar cömertçe olduğunu konuşuyorduk. | Open Subtitles | لقد كُنا نَقُول كَم هو كرم منك لتتَطَوُّع لِكي تكون حكماً وتعطينا من وقتكَ الثمين |
vaktinizi ne diye bizimle konuşarak harcıyorsunuz ki? | Open Subtitles | مالذي تُضيع وقتكَ في شرحه لنا ؟ |
Üç aylık zamanın için. | Open Subtitles | لثلاثة أشهر من وقتكَ |
Zaman ayırdığın için teşekkürler. | Open Subtitles | شكراً على وقتكَ |
Ayrıca ben psikofarmakoloji dalında uzman olmayabilirim ama, ilaçlarını alma zamanının geldiğini anlayabilirim. | Open Subtitles | وربما أنا لستُ خبير في علم الادوية... ولكن أنا أعرف عندما يُحين وقتكَ لأخذ دوائك. |