Güneş altında eriyen dondurma gibi Buradaki zamanımız sonsuza dek süremez. | Open Subtitles | كما تذوب المثلجات في الشمس وقتنا هنا لا يمكن أن يمتد إلى الأبد |
Ben şahsen, karşılıklı yağ çekmelere asla doyamam ama korkarım ki, Buradaki zamanımız sınırlı. | Open Subtitles | أنا بنفسي لا أكتفي من التملق للمسؤولين لكن أخشى بأن وقتنا هنا محدود |
Yalnızca umut edebiliriz ki, küçük bir biçimde Buradaki zamanımız anılacaktır. | Open Subtitles | ولا يسعنا إلا أن نأمل، ولو بقدر قليل... أن وقتنا هنا سيبقى مذكوراً |
Yani tüm vaktimizi burada geçiriyoruz. | Open Subtitles | أعني أننا نقضي معظم وقتنا هنا. |
Burada zamanımızı boşa harcadığımızı biliyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تعلمين أننا نضيّع وقتنا هنا. |
Buradaki zamanımız sona eriyor. | Open Subtitles | إن وقتنا هنا ينتهي |
Buradaki zamanımız sona eriyor. | Open Subtitles | إن وقتنا هنا ينتهي |
Buradaki zamanımız azalıyor. | Open Subtitles | وقتنا هنا شارف على الإنتهاء |
- Buradaki zamanımız kısıtlı. | Open Subtitles | - وقتنا هنا محدود - |
Hayır, vaktimizi burada boşa harcayamayız. | Open Subtitles | لا, لا يمكننا إضاعة وقتنا هنا |
Burada zamanımızı boşa harcıyoruz. | Open Subtitles | نحن نضيع وقتنا هنا, |