Uçağın arkasından su kayağı yaptı, üstüne atladı... | Open Subtitles | انة تزلج علي الماء خلف الطائرة , وقفز عليها |
.. teröristin üzerine atladı ve onu dövdü. | Open Subtitles | وقفز على أحد الارهابيين هنا وضربه ضرباً مبرحاً |
Başka bir kahraman polis, Süper Çocuk diye bilinen Murray Babitch arkadaşının ölümüne sebep olan sisteme güvenmediği için George Washington Köprüsü'nden atladı. | Open Subtitles | شرطي بطل آخر مياري بابيتش الملقب بالفتى الخارق لم يثق بالنظام الذي حطم صديقه وقفز من فوق جسر جورج واشنطن |
Sonra bizim Fransız erkeği kalkmış ve "YAŞASIN FRANSA!" demiş ve atlamış. | Open Subtitles | أخيراً وقف رجل فرنسي وقال تحيا فرنسا وقفز |
Ne yaptınız bakalım? -Onu içeri aldım. Kanepeye zıpladı. | Open Subtitles | حسناً , لقد أدخلته وقفز علي الأريكة |
Kendini dört kez sırtından bıçakladı ve köprüden atladı. | Open Subtitles | طعن نفسه اربع مرات في ظهره وقفز من فوق الجسر |
Belki de içini umutsuzluk kapladı ve doğruca nehre atladı ya da hızlı treni önüne. | Open Subtitles | ربما استسلم من اليأس وقفز في النهر أو وقف أمام قطار سريع |
- Bizler çok sarhoştuk ... ve kuzeniniz bir anda arenanın ortasına atladı ... ve gladyatör,ün ... | Open Subtitles | كنا مخمورين وقفز ابن عمك في ميدان المصارعة بكل جرأة وذلك المصارع الذي تبين أنه الأعظم |
# Ve filin hortumuna atladı Fil hapşırdı ve dize geldi # | Open Subtitles | وقفز على الجذع الفيل. عطس الفيل وسقط على ركبتيه |
Katil uçağı uçurdu, uçağın yakıtı bittiğinde düşeceğini bildiği için, paraşütle atladı. | Open Subtitles | القاتل طار بالطائرة وقفز بالمظلة, وعلمه ان الطائرة سينفذ منها الوقود و تتحطم السؤال هو |
Sonra kapıyı açtım ve o arabanın içine atladı. | Open Subtitles | وكاد تخبطه سيارة ثم فتحت بابي وقفز داخلها فورا |
Kutuyu açtım ve ahtapot suratıma atladı. | Open Subtitles | لقد فتحتُ الصندوق وقفز الأخطبوط على وجهي. |
- Evet, ama kaçmış. Uçurumdan atladı. Şimdi dibinde ölü olarak yatıyor. | Open Subtitles | حسناً، لقد هرب، وقفز من على الجُرف، ومات في قاعه. |
Ve tehlikeleri barındıran şeyle yüzleşmek için denize atladı. | Open Subtitles | وقفز إلى البحر مواجهاً الكثير من المخاطر. |
dedi. Kamyonetine atladı, Miss Jones'un evine gitti ve şöyle dedi; "Bayan Jones, çocuğunuzun sergi açılışına gelmeyi çok istediğinizi, ama araç bulamadığınızı düşündüm. | TED | وقفز الى الشاحنة وذهب الى منزل الانسة جونز وقال "انسة جونز، اعلم انك اردت القدوم الى افتتاح معرض طفلك، ولكنك على الارجح لاتملكين سيارة. |
Adamı yere düşürdü, üzerine atladı ve boynundan öpmeye başladı ama saniyeler içerisinde beyazlar giyinmiş doktorlar ortaya çıktı utandı, gitmeye karar verdi ama kafası karışmış adamı suçlamaya başladı, ona bağırsağına bakar gibi bakıyordu. | Open Subtitles | جعل الرجل يستلقي وقفز فوقه، وقبله على رقبته، ولكن في ثوان ظهر بعض الأطباء في الممشى يرتدون معاطف بيضاء، لوّح لهم محرجا بأنه كان على وشك الذهاب ولكنه بدأ |
Polis onu kovalıyorken çatıdan atladı. | Open Subtitles | كانت الشرطة تطارده وقفز من على السطح |
Sonra İngiliz ayağa kalkmış ve "Tanrı KRALİÇEYİ KORUSUN!" demiş ve atlamış. | Open Subtitles | ثمّ وقف رجل انكليزي وقال حفظ الله الملكة وقفز |
Aşağı atlamış, o sırada genç bir çocuk arabayla uzaklaşıyormuş. | Open Subtitles | وقفز إلى الداخل، وكان ثمة شاب يقود مبتعداً هناك |
Ağacın en üstüne çıkmış ve atlamış. | Open Subtitles | ـ صعد إلى القمة ـ وقفز |
Ardından kuş aşağı doğru uçtu ve kurbağa yere doğru zıpladı. | Open Subtitles | - طار الطائر إلى الارض وقفز الضفدع إلى الأرض . |