Götürdüm ve işi bitirdim... 8 birim, 82 bin, ve dedim ki... | Open Subtitles | فأخذتها ورسمتها على الخريطة.. ثمان وحدات بـ82 ألفا وقلت لهم |
Akşam, ana merkezdeki patronlarla konuşmaya gittim ve dedim ki, -- yalan söyledim -- dedim ki "Bakın, sadece günde birkaç saat sadece birkaç tamir olarak başlayacağız." | TED | في المساء، ذهبت للتكلم مع المديرين في المقرات التنفيذية وقلت لهم -- لقد كذبت -- أخبرتهم: "اسمعوا نحن نبرمج أن نبدأ ساعتان كل يوم بعض الإصلاحات فقط." |
Ofisime geri döndüm, çalışanlarımı etrafıma aldım ve dedim ki "Bu adama ve onun gibilerine inanıp istediklerini yapacağız. | TED | فعدت لمكتبي وجمعت الموظفين وقلت لهم: "سنأخذ كلام هذا الرجل على محمل الجد، وآخرين مثله. |
Dün gece onlarla konuşuyordum ve onlara bu davanın üstesinden gelebilecek biri varsa onun sen olduğunu söyledim. | Open Subtitles | كنت اتحدث اليهم الليلة الماضية، وقلت لهم لو ان هناك احدا يمكنه ان يتغلب على هذه القضية فهو أنت |
ACPD'yi arayıp onlara bu motelde olası bir suçlu olduğunu söyledim. | Open Subtitles | إتصلت بالشرطة وقلت لهم ان هناك إحتمال بوجود مجرم في هذا الفندق |
Ekibe döndüm ve dedim ki: "Peki ya şimdi onların hikâyelerini anlatırsak?" | TED | لذلك عدت إلى فريقي وقلت لهم: "ماذا لو نشرنا قصصهم الآن؟" |
Dini inançlarıma aykırı olduğunu söyledim. | Open Subtitles | رفضت ذلك. وقلت لهم بأنه يخالف عقيدتي. |
Onlara uyuşturucu kullandıklarında insanların gittiği yerin orası olduğunu söyledim. | Open Subtitles | وقلت لهم ... هذا هو المكان الذي يذهب الناس عندما تفعل المخدرات. |
Onlara tüm bunların geçici olduğunu söyledim. | Open Subtitles | وقلت لهم كل هذا كان مؤقتا. |
Onlara iki şüphelimiz olduğunu söyledim. | Open Subtitles | وقلت لهم أن لدينا مشتبهين |
Onlara kaza olduğunu söyledim. | Open Subtitles | وقلت لهم انه كان حادثا |