ويكيبيديا

    "وكان الشيء" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • şey
        
    Sahip olduğum tek şey içinde fotoğrafların ve görüntülerin olduğu hafıza kartımdı. TED وكان الشيء الوحيد الذي أمتلكه بطاقة الذاكرة مع الصور واللقطات.
    Ateşte yanmayan tek şey yeşil bir avokado dalıydı. TED وكان الشيء الوحيد الذي لم يُحرق في النار هو فرع أفوكادو أخضر.
    O gece verdiğim seminer hakkında öğrendiğim tek şey evde kalmam gerektiğiydi. Open Subtitles وكان الشيء الوحيد تعلمت أن الليلة التي كان يجب أن يبقى في المنزل.
    Sahip olmadığımız tek şey uçağı uçurmak için gerekli izindi. Open Subtitles وكان الشيء الوحيد الذي لم أكن قد حصلنا على الإذن بالتحليق الطائرة.
    Çalınan tek şey nişanlısının 10 bin dolar değerindeki nişan yüzüğüymüş. Open Subtitles وكان الشيء المسروق الوحيد هو خاتم زفاف خطيبته يقدّر ثمنه بـ 10 آلاف دولاراً
    İşe yarayan tek şey Deb'in vücudu ile meşgul olduğu zamandı. Open Subtitles وكان الشيء الوحيد الذي عملت عندما كانت ينشغل الجسم ديب ، و
    Buraya gelmek konusunda dört gözle beklediğim tek şey resimdi. Open Subtitles وكان الشيء الوحيد الذي كان متحمس أنا العودة إلى هذه المدرسة الفنية.
    Hayatı boyunca başlayıp bitirdiği tek şey oydu zaten. Open Subtitles وكان الشيء الوحيد الذي قام بأنهائه في حياته
    Bu gece öldürdüğün tek şey dostum, bir kadınla birlikte olma şansımızdı! Open Subtitles وكان الشيء الوحيد الذي قتل الليلة احتمال أي منا الحصول على وضعت!
    Yapabileceğimi düşündüğüm tek şey, yeni bir hayata başlamaktı. Open Subtitles وكان الشيء الوحيد الذي كنت أفكر القيام به لتبدأ من جديد.
    Pizzamdan daha fazla yiyip bitirdiği tek şey, kendime olan saygım oldu ve şimdi yine geri döndü. Open Subtitles وكان الشيء الوحيد الذي يلتهم أكثر من بلدي البيتزا بلدي احترام الذات، والآن انها الظهر لمدة ثانية.
    Ertesi sabah uyandığımda, arkadaşımın evinde yerde yatıyordum, dünyada sahip olduğum tek şey gece açık süpermarketten henüz aldığım diş fırçasıydı. TED وعندما استيقظت في صباح اليوم التالي، كنت نائماً على الارض عند صديقي، وكان الشيء الوحيد المتبقي لي في العالم هو فرشاة أسنان اشتريتها للتو من احد المتاجر المفتوحه طوال الليل.
    Söylediği en önemli şey ise: Ne bir klinik randevusuna, ne bir doktorun reçetesine, ne de bir eczacının raporuna; kimsenin iznine ihtiyaç duymadığıydı. TED وكان الشيء المهم الذي قالته بأنها لم تحتاج إلى إذن من أي أحدٍ آخر-- ليس موعد طبي ولا وصفة طبيب ولا تصريح صيدلي.
    Onu durdurabilecek tek şey de itfaiye aracıydı. Open Subtitles وكان الشيء الوحيد الذي أوقف له المطافئ.
    Sevdiği tek şey işiydi. Open Subtitles وكان الشيء الوحيد الذي أحبته حقا عملها
    Ki bunun inanılmaz olduğunu söylemeliyim. Yakıt bitmeden çok önce öleceğim gerçeğini ayrı tutarsak tabii. Yapabildiğim tek şey imdat çağrısı yollamaya çalışmaktı. Open Subtitles والذي أود أن أقول انه كان شيء مذهل بصرف النظر عن حقيقة أني سأكون ميت قبل ذلك بفترة طويلة وكان الشيء الوحيد الذي يمكن القيام به هو ارسال إشارة طلباً على مساعدة
    En kötü tarafı da, 5 taksidi daha vardı ve sonra kahrolası şey benim olacaktı! Open Subtitles أسوأ جزء هو خمسة فقط مزيد من المدفوعات... ... وكان الشيء لعنة الألغام!
    Aklındaki tek şey şuydu: "Seni öldüreceğim. Seni öldüreceğim." Open Subtitles وكان الشيء الوحيد الذي يفكر به هو (سأقتلك، سأقتلك)
    Aslında birçok şey ama sen bunu zaten biliyordun her bastığım tuşu, çevrimiçi hareketlerimi, kolesterolümü takip eden süslü S.H.I.E.L.D. ev hapsi cihazım sağ olsun. Open Subtitles ولكن بوقت متأخر ليلة الأمس تعرض للإختطاف على أيدي محترفون ... وكان الشيء الوحيد الذي تركوه خلفهم هو تلك القصاصة من مادة معدنية
    Şaşırtıcı olan şey... - Azathioprine. Open Subtitles وكان الشيء الوحيد المستغرب في...

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد