Unutma, kimsenin istemediği İyi Kalpli Cadı rolünü, oynamak için gönüllü oldu ve oynadı. | Open Subtitles | وأيضًا تقدم ولعب دور الساحرة عندما أراد الكل عدم فعل ذلك |
Onunla oynadı... ..ve sonra öptü ardından da yedi. | Open Subtitles | وشعر شمبانزي أخر بالغيرة, وأكل حلمات صدري. ولعب بها, وقبلها, |
Sadece evde olup CD'lerimi dinlemek istiyorum, arkadaşlarımla futbol oynamak istiyorum. | Open Subtitles | أريد فقط ان اكون بالمنزل أستمع لأسطواناتي ولعب الكره مع اصدقائي |
Ve hepsi tiyatromu yeniden açmaya, seni desteklemeye ve bir zamanların önde gelen birine ve yaşlanan kızına meleği oynamaya yönlendirmek içinmiş. | Open Subtitles | وكل هذا يغريني لإعادة فتح مسرحي ودعمك ولعب دور ملاك لما كان الرجل القائد وتخريفه العمري |
- İyi top oynar. - Evet! Şu 49'lularda oynayan zenci çocuk. | Open Subtitles | ـ انه لاعب ماهر ـ نعم ذلك الزنجي الذي سبق ولعب مع فريق محترف |
Aman ne güzel, sizin için bebek demek eğlence ve oyun demek, benim içinse alt değiştirme ve gece beslenmesi demek. | Open Subtitles | طبعاً، بالنسبة إليكم فالطفل يعني مرح ولعب. أما بالنسبة لي، فيعني تغيير حفاضات ورضاعة في منتصف الليل. |
Soğukkanlı kal. Sakin kal. Kendi oyununu oyna. | Open Subtitles | انظر الي , ابقى هادئ , ابقى مسترخيا , ولعب |
Bir programcıyı işe alıyoruz, işe geliyor, Cola'mızı içiyor, üç yıl boyunca langırt oynuyor ve topu topu bir tane fikir üretiyor. | TED | لقد وظفنا هذا المبرمج، لقد جاء، وشرب الكولا خاصتنا ولعب كرة القدم لثلاث سنوات ولديه فكرة واحدة. |
Eğer istersen tüm gün güneş altında oturur kağıt oynarız. | Open Subtitles | يمكننا الجلوس تحت أشعة الشمس طوال الصباح ولعب الورق , إذا كنتِ تفضلين ذلك |
Yaşlı, dökülen, duvarlı şehirlerin, ufak, küçücük otellerinde kaldık ve çatıya çıkıo, Vinho Verde içtik ve güneşin batışını dama oynayarak izledik. | TED | أقمنا في مدينة مسورة قديمة متداعية في فندق صغير وكان علينا التسلق الى العلية لنشرب فينهو فيردي ومشاهدة غروب الشمس ولعب الداما |
Sekiz yıl profesyonel olarak oynamıştı. | Open Subtitles | ولعب كرة السله كمحترف لثمانى سنوات |
Ama kadınlara gelince, biz sadece alışveriş yapabiliyoruz ve mahjong oynayabiliyoruz. | Open Subtitles | لكن النساء، ليس أمامهن سوى التسـوق ولعب الـ "ماهجونج". |
Bunun yerine maçayı bırakıp queen'i oynadı. | Open Subtitles | من الأحمق Spade بدلًا من هذا رفض الـ ولعب الملكة |
Florida Eyalet Takımı'nda defansta oynadı. | Open Subtitles | ولعب cornerback عن ولاية فلوريدا. |
Bak, Doug bugüne kadar güvenebildiğimiz tek insan oldu, ve bu oyunu gerçekten iyi oynadı. | Open Subtitles | اسمعي, (دوغ) الوحيد الذي استطعنا الوثوق به ولعب بذكاء, لم يضعنا في خطر حقيقي |
Yani onları telefonda konuşmak, internette dolaşmak, oyun oynamak, fotoğraf çekmek ve bir milyon farklı şey yapmak için kullanırsınız. | TED | بحيثُ يمكن استخدامها للتحدث عبر الهاتف، وتصفح الإنترنت ولعب الألعاب والتقاط الصور أو حتى مليون شيء مختلف |
Çünkü tek başına bir video izlerken interaktif canlı yayın izlemeye başlamak tek oyunculu oyun oynamakla çok oyunculu oyun oynamak arasındaki farka benziyor. | TED | مشاهدة البث الحي بدلًا من الذهاب لمشاهدة فيديو بمفردك يشبه الاختلاف بين لعب لعبة بلاعب واحد ولعب لعبة متعددة اللاعبين. |
Bu göçmen aileler grubu her hafta gevezelik etmek, Wonton yemeği yemek ve Çin dominosu oynamak için bir araya geliyor. | TED | هذه المجموعة من العائلات المهاجرة، يجتمعون معاً أسبوعياً لتبادل الأخبار، وتناول اللحم وحلوى التاشو، ولعب ماجونغ. |
Keşke House yine benimle oynamaya gelseydi. | Open Subtitles | اغمضي عينيك اتمنى لو ان هاوس اتى ولعب معنا |
Okumaya, düşünmeye ve satranç oynamaya bolca zamanım var. | Open Subtitles | لديّ وقت للقراءة والتّفكير ولعب الشطرنج. |
Hayır, sen kendi kendine izci çocuğu oynamaya çalışıyorsun, | Open Subtitles | لا لقد اردت التجربة ولعب فتى الكشافة وأن تخبر نفسك |
Taraf tutan ve güç oyunları oynayan kişi o. | Open Subtitles | هو الوحيّد الذي استهل الجانبين ولعب دور السلطة. |
"Rock Band" oyunu oynayan liseli erkeklerin kaçının bakireliklerini kaybettiklerini bilmek ister misiniz? | Open Subtitles | تريد أن تعلم نسبة فتيان الثانوية الذي يفقدون عذوريتهم بـ بقائهم بـ البيت ولعب موسيقى الروك؟ |
Tamam, eğlence ve oyun buraya kadar. kömür madenine geri dönüş. | Open Subtitles | حسن ، كفى لهو ولعب ، لنعد لمنجم الفحم |
Makineye otur ve 20 dolarlık oyna. | Open Subtitles | اجلس عند الآلة ولعب بـ 20 دولار |
Yuttho, YouTube videoları oluşturuyor ve oyunu oynuyor. | TED | قام يوتو بعمل فيديوهات على اليوتيوب ولعب اللعبة. |
Stan, bir kulüp evi yapmalısın! Böylece dördümüz oturup "Ya Gerçek Ya Cüret" oynarız. | Open Subtitles | عليك بناء نادٍ وحينها سيستطيع أربعتنا "الجلوس به ولعب لعبة "حقيقة أم تحدّ |
Umudum, bu şekilde oyun oynayarak, oyunlar yaparak bana katılabilmeniz. | TED | وهذا أملي بأن تنضمو إلي في صنع ولعب مثل هذه الألعاب. |
Rams'de bir sene oynamıştı. | Open Subtitles | سبق ولعب لسنةٍ مع فريق محترف |
Ama kadınlara gelince, biz sadece alışveriş yapabiliyoruz ve mahjong oynayabiliyoruz. | Open Subtitles | لكن النساء، ليس أمامهن سوى التسـوق ولعب الـ "ماهجونج". |