Önüme gelenle yattığım için beni eleştiriyorsun Fakat kendi yaptığınla övünüyorsun. | Open Subtitles | أنت تنتقدني لأنّي أرضى بأي شيء, ولكنّك تتباهى بالقيام بذلك بنفسك. |
Durum satranç gibi çekişmeli bir oyuna benziyor – Fakat burada karşı tarafın durumunu göremiyorsun. | TED | هذه الحالة تشبه حالة الخصومة التي تحدث في لعبة الشطرنج ولكنّك هنا لا تستطيع رؤية موقع الخصم. |
Planı uygulamaya hazır olduğunu Fakat yardımım gerektiğini söyledin. | Open Subtitles | وأخبرتني أنّك جاهزٌ لتنفيذ الخطّة. ولكنّك تحتاجني لمُساعدتك في ذلك. |
Dünyada herhangi bir yeri seçebilirdin Ama sen gittin, burayı seçtin. | Open Subtitles | كان بإمكانك إختيار أيّ مكان في العالم. ولكنّك إخترت هذا المكان. |
Bu kötü zamanlama idi. Bu doğru. Ama sen onu getirmedin | Open Subtitles | كان ذلك توقيتاً سيئاً، ذلك صحيح ولكنّك لم تحضريه ليقابلني قبلها |
- Ama cinayetlerin işlendiği gece hiçbir şey duymadın mı? | Open Subtitles | ولكنّك لمْ تسمع أيّ شيءٍ ليلة وقوع جرائم القتل؟ |
Fakat eğer o hot dogu yemekten önce yersen sana yaptığı çorbayı içemezsin. | Open Subtitles | ولكنّك إذا تناولت السجق قبل العشاء فلن يكون هنالك مكانٌ للحساء الذي قامت بإعداده |
Evlisin, Fakat karın sana sakso çekmemiş Harding çiftliği satın aldığından beri. | Open Subtitles | أنت متزوج، ولكنّك لم تضاجع زوجتك، منذ أمدٍ بعيد .. |
Seni kırdıgımı biliyorum, Fakat beraber calısıp bir iliski icinde olmamızı isteyen sendin. | Open Subtitles | أعلم بأنّني قد جرحتك ولكنّك أنت من أردت أن نعمل معاً على الرغم أنّنا في علاقة |
Gerçekten güzel yapılmış Fakat bir süre sonra kusurları fark ediyorsun. | Open Subtitles | إنّها جميلة الصّنع حقًّا. ولكنّك سترى الصدوع بعد فترة. |
Gerçekten güzel yapılmış Fakat bir süre sonra kusurları fark ediyorsun. | Open Subtitles | إنّها جميلة الصّنع حقًّا. ولكنّك سترى الصدوع بعد فترة. |
Fakat başardın. Şu kaktüs yiyenleri havaya uçurup sürünerek çıktıkları pis deliklere geri yollayacağız. | Open Subtitles | ولكنّك عبرتها. سنُعيد أَكَلة أشجار الصبّار أولئك إلى الحُفر التي زحفوا منها. |
Fakat benden hiçbir şey hatta naiplik bile istemedin. | Open Subtitles | ولكنّك لم تسل قط عن أي شيء ولا حتّى الوصاية |
Evet Ama sen biraz yavaş konuşuyorsun ve ben de bu ilişkinin gerçekten yürümesini istiyorum. | Open Subtitles | أجل, ولكنّك تتحدثين ببطئ, وأنا أريد أن أقوم بإنجاح هذه العلاقة |
Ben bir çaylağım. Ama sen de bu işte eskisin ve yorgunsun. | Open Subtitles | ولكنّك عجوز ومتعب، وتحتاج لرؤية جديدة لهذه القضية |
Sana söylediler. Şimdi pişmansın Ama sen de benim gibi sıkıştın. | Open Subtitles | أخبروك بماهيّتها وبتّ تتمنّى الآن لو أنّك لم تساعدهم قطّ، ولكنّك محاصر |
Bak; seni tanımıyorum Ama sen beni tanıyor gibisin. | Open Subtitles | اسمع يا أخي، لا أعرفك ولكنّك تبدو وكأنّك تعرفني |
- Ama gerçekten onunla tanışamazsın. - Senden nefret eder. | Open Subtitles | ولكنّك حقاً لا تستطيعين مقابلتها - ستكرهكِ - |
- Ama yine de daha fazla istiyorsun. | Open Subtitles | ولكنّك مازلت تريد المزيد من نقودي |
- Ama boşandınız. | Open Subtitles | ولكنّك تطلقتي على الرغم. |
O incelemeyi ben başlatmış olabilirim Bay Kabadayı ama onu yapan yine sensin. | Open Subtitles | متباهي ربما كنتٌ السبب في توجيههم لأفعالك ولكنّك من قام بارتكاب تلك الأفعال |