Ama iyi haber şu ki, yıllardır süren araştırma ve geliştirme çalışmalarımız, daha iyisini yapmamıza izin veren teknoloji ve bilgiye ulaştırdı. | TED | ولكن الخبر الجيد هو عقود طويلة من التجربة والتطوير فد أنتجت تكنولوجيا وعلوم جديدة تتيح لنا أن نؤدي عملنا بشكل أفضل. |
Ama iyi haber buraya gelmeyi başarmışsın. Demek ki iç güdülerim senin içinde bir yerde. | Open Subtitles | ولكن الخبر الجيد أنك نجحت للوصول هُنا مما يعني بأن حدسي كان صحيحاً. |
Ama iyi haber şu ki, sonunda çok istediğim Tommy John ameliyatını yaptırabildim. Herkes kazandı. | Open Subtitles | ولكن , الخبر الجيد هو انني اتقنتها انظر, نحن اسفون لاننا اردنا تعريفك على |
Ama iyi haber,daha kolay bir yol bulduğumu düşünüyorum. | Open Subtitles | ولكن الخبر الجيد أننى وجدت طريقة أسهل للدخول. |
Ama iyi haber, annesi evdeydi. | Open Subtitles | ولكن الخبر الجيد هي ان والدتها كانت هناك |
Hayır, Ama iyi haber onu kızdırdık. | Open Subtitles | لا, ولكن الخبر الجيد اننا زدناه غضباً |
Ama iyi haber yarın onunla buluşacak olman. | Open Subtitles | ولكن الخبر الجيد في هذا أنك سوف تقابله... غداً |
Ama iyi haber ise, Noel Baba yoktur. | Open Subtitles | ولكن الخبر الجيد هو أن ... بابا نويل" غير موجود" |
Ama iyi haber, | Open Subtitles | ولكن الخبر الجيد هو |