Ama tuhaf olan şu ki görünüşe göre bu kadın bir sabır modeliydi. | Open Subtitles | ولكن الشئ الغريب ايها السادة, هو ان, هذه المرأة كانت ظاهريا نموذجا للصبر, |
Ama ilginç olan şey ise Celia ve Elvira'nın dünyasına kapıdan yürüyerek girmemiştim. | Open Subtitles | ولكن الشئ المثير كان, أننى لم أدخل عالم سيلا وإليفيرا من خلال الباب |
Çok çabuk iyileşiyorum. Ama iyi tarafı, her zaman arabayı kullanacak biri oluyor. | Open Subtitles | فأنا أشفي بسرعة ولكن الشئ الجيد هو أنكِ دوماً سيكون لديكِ رخصة قيادة |
diğerlerine ne söylediğini bilmiyorum. bildiğim tek şey benimle konuştuğunda... beni seviyordun. | Open Subtitles | أنا لا أدري ماذا قلتَ للأخريات ولكن الشئ الذي أعرفه أنك عندما حدثتني |
Ama dinimin kötü yanı bu... yalan söyleyemeyiz. | Open Subtitles | ولكن الشئ المؤسف فى ديانتى أننا لا نستطيع أن نكذب |
Paranızı ve şarkılarımızı alacağını söylemiştin Ama tek yaptığın elimdeki tek varlığımı kaybetmek oldu! | Open Subtitles | و انت من قال لي إنكم ستعيدون مالنا و أغانينا ولكن الشئ الوحيد الذي فعلته هو أنني فقط الشئ الوحيد الذي املكه |
Ama o kadınla konuşmayacağım. | Open Subtitles | ولكن الشئ الذي لن أفعله هو التحدث إلى تلك المرأة التي هناك |
Ama daha da önemlisi eski dostum, sana dokunamazlar. | Open Subtitles | ولكن الشئ الأهم يا صديقي القديم أنهم لن يستطيعوا أن يمسّوك أنت. |
Hiç olmadım. Ama şöyle bir şey var ki sana asla yalan söylemedim. | Open Subtitles | ولكن الشئ الوحيد الذي لم أفعله لك، هو الكذب عليك |
Ama önemli olan kilo vermiş olman. | Open Subtitles | ولكن الشئ المهم هو أنك قللتى وزنك |
Ama işin tuhafı, hiç umurumda değil. | Open Subtitles | ولكن الشئ المضحك,هو اننى لا اهتم |
Ama hayatta kaçmadığı tek şey Şirket'in çökertilmesi gerektiği düşüncesi oldu. | Open Subtitles | ولكن الشئ الوحيد الذي لم يهرب منه هو الإيمان بأن "الشركة" يجب أن يٌقضى عليها |
Ama umrunda olan tek şey | Open Subtitles | ولكن الشئ الوحيد الذى اهتم بشانه |
Ama önemli olan şey, tamir edebilir misin? | Open Subtitles | ولكن الشئ المهم , هل يمكنك إصلاحه ؟ |
Aynı zamanda, bizde kendi buharlı gemimizle Cairo'ya gideceğiz, Ama düşündüğümüz tek şey siz olacaksınız. | Open Subtitles | فى نفس الوقت سنكون نُعدّ سفينتنا إلى "القاهرة"، ولكن الشئ الوحيد الذي سنفكر به هو انت. |
Hedefe beni eriştirmeden önce bir şey hissetmiştim. | Open Subtitles | ولكن الشئ هو احساسى بالشئ قبل ان يُصيبنى |
Aklımızda tutmamız gereken şey bu işaretleri Andersonlarla bir araya gelmeden önce yaptığı. | Open Subtitles | ـ ولكن الشئ الذي يبقى في الذاكرة هو ـ لقد وقع هذا ، حتى قبل أن يقابل آل أندرسون |
Evet, hayatımın her yönünde çuvallıyor olabilirim fakat bildiğim bir şey varsa o da uçmak. | Open Subtitles | ربما أكون فاشلاً في كل حياتي ولكن الشئ الوحيد الذي أتقنه جيداً هو الطيران |
Ancak kesin bir şekilde söyleyebileceğim tek bir şey var: | Open Subtitles | ولكن الشئ الوحيد الذي ..استطيع ان اقول وانا متأكدة |