Benim toplumumdan çıkan birçok şeyin İngiliz Müzesine nasıl vardığıyla ilgili çok ilginç ve farklı bir hikaye anlatabilirim fakat bunun için zamanımız yok. | TED | استطيع ان احكي تاريخ شيق ومختلف عن كيفية وصول الكثير من تراث مجتمعي الى المتحف البريطاني، ولكن ليس لدينا الوقت لذلك. |
Ne zaman bir hücreyi enfekte etse HIV'in kendini yeni ve farklı bir virüse dönüştürme potansiyeli var. | TED | يتمتع الإيدز بإمكانية تحويل نفسه إلى فيروس جديد ومختلف في كل مرة يصيب فيها خلية. |
Çünkü sıradan insanlar yeni ve farklı olan her şeye korku ve şiddetle tepki gösterirler. | Open Subtitles | بسبب ردة فعل الناس العاديين مع الخوف والعنف لأي شيئ جديد ومختلف |
her zamanki gibi yeni ve farklı birşey yapacağız. | Open Subtitles | كالعاده سنقوم بأداء شئ جديد ومختلف |
Dün sabah uyandım... ve sen yanımda hala uyuyordun... ve çılgına döndüm çünkü herşey çok yeni ve farklıydı. | Open Subtitles | أستيقظت صباح أمس وأنتِ نائمة بجواري كنت خائف لأن كلّ شيء جديد ومختلف |
Önemli olan, yeni ve farklı bir şey görmenizdir. | Open Subtitles | الجزء المهم هو أنت ترى شيئ جديد ومختلف |
- Çok eğlenceli ve farklı. - Aynen öyle. | Open Subtitles | هذا ممتع ومختلف أعلم، إنه كذلك |
Birbirinden tamamen ayrı ve farklı zaman çizgisiyle. | Open Subtitles | خط زمني منفصل ومختلف تماماً |
Yeni ve farklı bir şeyler yazmak istedim... | Open Subtitles | كنت أريد كتابة شيء جديد ومختلف... |
- Çok yenilikçi ve farklı. - Taze bir soluk resmen. | Open Subtitles | إنه جديد ومختلف إنه صوت جديد |
Tabii ki, benim için çok özel, ama her zaman çok akıllı, çok farklıydı, ama sadece hiç kendini vermiyordu. | Open Subtitles | لكنه كان يبدو دائماً مرح , ومختلف كثيراً لكنه فقط... لم يكن ليتقبل نفسه. |
Bayağı eskide kaldı kalpazanlık yaptığım yıllar, işler çok farklıydı o zamanlar. | Open Subtitles | إنها تعود لزمن بعيد ومختلف |