| Buna alışık değiliz ve böcekleri bizden çok farklı organizmalar olarak görüyoruz. | TED | نحن لسنا معتادون على ذلك، ونحن نرى هذه الحشرات والكائنات الحية التي هي مختلفة جداً منا. |
| ve biz bunu küreselleşme yolundaki acımasız hareket içinde görüyoruz. | TED | ونحن نرى هذا في المسيرة العتيدة نحو توحد الصفات. |
| Güney Afrika ve Kenya'da inanç temelli örgütleri kontrol eden ve Afrika Akreditasyon ve Sorumluluk Konseyi gibi İncil'in idareci yönetim standartlarına uymalarını sağlayan olumlu örnekler görüyoruz. | TED | ونحن نرى بالفعل أمثلة إيجابية في جنوب أفريقيا وكينيا، والمؤسـسات، مثل مجلس أفريقيا للاعتماد والمساءلة الذي يقوم بالتحقق من المؤسـسات الدينية والتأكد أنها تلتزم بالمعايير الإنجيلية للإشراف |
| Ama resim değişiyor, ve manzaraya çıkan yeni önemli oyuncuların varolduğunu görüyoruz. | TED | لكن الصورة تتغير ونحن نرى ان هناك لاعبين رئيسيين جدد يظهرون في الصورة. |
| Şimdi bu şempanzeler alet kullanıyorlar, ve biz bunu zekalarının bir belirtisi olarak kabul ediyoruz. | TED | تستخدم الشمبانزي أدوات، ونحن نرى هذا دليلاً على ذكاءها. |
| Son birkaç saat içerisinde duyguları ifade etme konusunda bayanların erkeklerden çok daha üretken olduklarını görüyoruz. | TED | ونحن نرى أن النساء هن أكثر قليلا إنتاجاً في الحديث عن مشاعرهن في الساعات الأخيرة عن الرجال. |
| İnsanların yaptıkları şeyleri bırakıp yeni yollara gittiklerini görüyoruz. | TED | ونحن نرى الناس يتركون وظائفهم ويمضون في اتجاه جديد. |
| Biz de bunu yeni teknolojilerle görüyoruz. | TED | ونحن نرى ذلك مع كل التكنولوجيا الحديثة. |
| Görüyorsunuz, Bu kıtada, biz hikayeyi daha iyi anlatabiliyoruz, çünkü şartlarla biz yüzleşiyoruz ve şartları biz görüyoruz. | TED | أنت تعلم، نحن في القارة قادرين على أن نروي القصة بصورة أفضل نظراً لأننا نواجه الظروف ونحن نرى الظروف. |
| Ve karmaşıklığa doğru, çok zorlamasız bir kayış olduğunu görüyoruz. | TED | ونحن نرى إنجراف نحو التعقيد ذلك بديهي للغاية. |
| Kendimizi yeni sınırların öncüleri olarak ekonomik verinin ötesinde, insanlığın hikâyesini anbean çözenler olarak görüyoruz. | TED | ونحن نرى أنفسنا كرواد لأفق جديد من البيانات الاقتصادية، نطلق الحكاية البشرية، لحظة بلحظة. |
| Ve fiyatlar düştükçe kazancın zamanla arttığını görüyoruz. | TED | ونحن نرى الأرباح ترتفع مع مرور الوقت كما ينزل الثمن. |
| Aileler görüyoruz, bunlar göçebe aileler, babadan oğula, babadan oğula... Ve onların canı acıyor. | TED | ونحن نرى هذه الأسر ، وهذه العائلات البدوية ، كما تعلمون ، الأب لابنه ، والد لابنه ، وهذه تؤذي اللاعبين. |
| Ve şimdi Ben 87'ye aktarılmakta olan verileri görüyoruz. | TED | ونحن نرى ، الآن ، أن البيانات التي تم نقلها إلى بنجامين ال 87. |
| Burada elin beyinde nasıl temsil edildiğini görüyoruz. | TED | ونحن نرى هنا إعادة بناء لكيفيّة تصوير اليد في الدماغ. |
| O cevaplar birleştiriliyor, işleniyor ve biz de sonuçları görüyoruz. | Open Subtitles | هذه الإستجابات يتم تسجيلها للمعالجة ونحن نرى النتائج |
| Birbirimizi her gün görüyoruz. Çok doğal bir şey. | Open Subtitles | ونحن نرى بعضنا بعضاً كل يومين الأمر طبيعي للغاية |
| Sonucunu volkanlar şeklinde görüyoruz. Ama bu yalnızca işin bir kısmı. | Open Subtitles | ونحن نرى النتيجة كالبراكين، لكن ذلك جزءاً واحداً منها. |
| Bu bölümde, kamera arabanın dışını çekiyor ve sarsak bir bakış açısıyla görüyoruz. | Open Subtitles | هذا هو الجزء حيث قطعوا إلى خارج السيارة ونحن نرى مثل هذه متشنج نقطة من الشيء الرأي. |
| Utanmana gerek yok çünkü biz hepmiz doktoruz, yani haftada yüzlerce penis görüyoruz. | Open Subtitles | لا داعي أن تشعر بالخجل، لأننا جميعاً أطباء، ونحن نرى مئات الأعضاء الذكرية في الأسبوع |