Bulmayı seviyorum, giyinmeyide ve şu sıralarda da, her durum için farklı renkli ve çılgın kıyafetlerin fotoğraflarını çekip blog yazıyorum. | TED | انا احب ان ارتدي و أجد ملابس جديدة ولاحقاً تصوير وتدوين ونشر عدة ألوان من الملابس الجنونية من اجل مناسبة واحدة |
Dil özleştiriciler, zamanlarının kurulu dil bilgisi kurallarını yansıtan bir kural dizisi belirleyerek bu standardı yaydılar ve yerleştirdiler. | TED | عمل المختصون على بناء ونشر هذا الشكل النموذجي وذلك عن طريق وضع قواعد مفصلة للنحو المستخدم في هذا الشكل |
ve kendileri hakkındaki düşünceyi yaymaları muazzam işgalci bir proje. | Open Subtitles | ونشر الفكرة في حد ذاتها تكون عملية ضخمة لإجتياح المشروع |
Çalışmam, kanser hücrelerinin bile vücutlarımızı işgal etmek ve gazaplarını yaymak için işbirliği yaptıklarını gösteriyor. | TED | يُظهِر عملي أنه حتى الخلايا السرطانية تستخدم التعاون لغزو أجسامنا ونشر غضبها. |
Enerjinizi nükleer bomba yapmaya ve yıkımın karanlığını yaymak için kullanabilirsiniz, yada ışığın neşesini milyonlara yaymak için kullanabilirsiniz. | TED | يمكنك استخدام طاقتك لبناء القنابل النووية ونشر ظلام الدمار، أو يمكنك استخدامه لنشر فرحة الإضاءة للملايين. |
Bakın bu adam ne yapıyor; kimyasal maddeyi dumanla karıştırıyor ve temel olarak bunu etrafa yayıyor. | TED | هنا ما يفعله هذا الشخص هو مزج المادة الكيميائية في دخان ونشر الدخان في البيئة. |
O patates tarafından ayartılmıştım, başkası tarafından değil, habitatını biraz daha genişletmek ve genlerini serptirmek için. | TED | كنت مستغفلا من قبل تلك البططا لا غيرها لزرعها ونشر جيناتها وإعطائها منزلا |
Sizi ve beni kendilerini kopyalayacak makineler olarak kullanıyorlar, biz onların mim makineleriyiz. | TED | يستخدموني انا وأنتم كآلات نسخ ونشر ونحن آلات الميم |
ve indiğinde yerel sivrisinekler onu ısırmaya ve hastalığı yaymaya başlar. | TED | وعندما يهبطون، يبدأ البعوض المحلي في لدغهم ونشر الحمّى. |
Biri bir paket atıştırmalık çıkardı ve linkini sohbet odasında paylaştı. | TED | أحدهم اشترى علبة وجبة خفيفة، ونشر رابط المنتج في غرفة الدردشة تلك. |
Sonra da bu videoyu yayınladı. Bu videoya binlerce transfobik ve ırkçı yorum yapıldı. | TED | ونشر هذا الفيديو، وجمع آلاف التعليقات من العنصريين وكارهي المتحولات. |
Bir aile kurdu... ve sonsuzluk hakkındaki ilk çığır açan metnini yayınladı. | Open Subtitles | تزوج، أنشأ أسرة، ونشر وثيقته الأولى المدوية عن المالانهاية. |
Emin olun ki, Shawn Fynn'in ölümünün ertesi günü, siz ve aileniz hakkındaki yorum ve fotograflar, gazetelerin en ön sayfasında yer alacak. | Open Subtitles | وأضمن لك انه في اليوم التالي لمقتل شون فين فستكون أنت وعائلتك أكثر من يتم الكتابة عليهم ونشر صورهم في أنكلترا |
Şimdi benim görevim, beni hapseden bu zincirlerden kurtulup insanların içine karışıp, Tanrı'nın mesajını yaymak. | Open Subtitles | مهمتي الآن نزح نزع الأغلال عن سجني للمضي قدماَ في الأرض ونشر الكلمة الطيبة |
Para kazandığımız müddetçe, yalan söylemek ve korku yaymak, yanlış şeyler değil. | Open Subtitles | الكذب ونشر الخوف ليست مشكلة في استخدامها مادام تعود بالمال عليك |
Tek görevi sonsuz bir savaş başlatmak için terör yaymak ve ve nefret alevini körüklemek olan bir tanrı düşün. | Open Subtitles | تخيل آلهة مهمتها ...الرئيسية هي نشر الذعر للتحريض على حرب أبدية... ونشر الكراهية |
Mutlu olmayı ve pozitif enerji yaymak benim sorunum. | Open Subtitles | يجري سعيدة ونشر السعادة هي مشكلتي. |
- Tek istediğim, dışarı çıkıp İsa'nın sözlerini yaymak. | Open Subtitles | أنا فقط أريد أن أخرج ونشر كلمة المسيح. |
İnsanları tedaviyi yaymaları için bizzat teşvik edip ellerini sıkmak isteyecektir. | Open Subtitles | سيذهب للمصافحة بنفسه ليشجع الناس على الخروج ونشر العلاج |