Her baba, kızının özel olup, muhteşem şeyler yapmasını bekler. | Open Subtitles | كل أب يأمل أن تكون ابنته متميزه ونفعل أشياء عظيمة. |
Bir daha hiç görmeyeceğimiz insanlara anlatamayacağımız şeyler yapalım. | Open Subtitles | ونفعل أشياء نخاف أن نذكرها لأناس لن نراهم مرة أخري |
Bir şeyler görmemizi sağlayıp bizi kontrolümüz dışında hareket ettirebiliyorlar. | Open Subtitles | يمكنهم جعلنا نرى ونفعل أشياء بعيد عن تحكمنا |
Hayır, ama demek istediğim, sen çıkıp sarhoş olur ve böyle şeyler yaparsın. | Open Subtitles | كلا، لكن.. أنا أعني، أنني أعرفك. نخرج ونثمل ونفعل أشياء كهذه. |
Ne zaman insanlarla tanışmaya, yeni şeyler yapmaya, dışarı çıkmaya çalışsak hep böyle salak saçma pozisyonlara düşüyor gibi görünüyoruz. | Open Subtitles | ماذا إنه مجرد أننا في كل مرة نخرج ونحاول الحصول على حياة ، ونجتمع مع الناس ونفعل أشياء جديدة ، تأتي نفس الرياح التي تعيدنا لنفس هذه المواقف المزعجة |
Bazen başka şeyler de yapardık. | Open Subtitles | نعم بعض الأوقات ونفعل أشياء أخرة |
Bay Ford, bazen iyilik adına kötüleri alt edip, kötü şeyler yapmanız gerekir. | Open Subtitles | سيد (فورد) ، في خدمة الخير أحياناً علينا أن نتعامل مع الناس السيئة ونفعل أشياء سيئة |
Hepimiz aptalca şeyler söyleyip, yaparız. | Open Subtitles | جميعنا نقول ونفعل أشياء حمقاء |