Daha fazla bilgimiz yok, çünkü telefonu ve bilgisayarı kayıp. | Open Subtitles | أكثر من هذا لا نعلم لأن جهازه وهاتفه مفقود |
Eliot korumanın dikkatini dağıtırken, ben de Keller'ın telefonu ve cüzdanını yürüteceğim ve evrak çantası anahtarını. | Open Subtitles | بينما يقوم (إليوت) بتشتيت إنتباه الحارس سأقوم بنشل محفظة (كيلر) وهاتفه وأبدّل حقيبته |
Eve gelmedi, işe de gitmemiş. telefonu da doğrudan telesekretere düşüyor. | Open Subtitles | لم يذهب للبيت ولا العمل، وهاتفه يحوّل المكالمات على البريد الصوتيّ. |
Cep telefonu da öyle. Kurtarma programı çalıştırdım ama ikisi de tertemiz. | Open Subtitles | وهاتفه النقال أيضاً، شغّلت برنامج إستعادة لكن قد تمّ مسح جميع محتوياتهما. |
yazıyordu. Pete'in sayfası her ziyaret edildiğinde Dave amcaya mesaj geliyordu ve telefonu çıldırmış durumdaydı. | TED | الزيارات على الموقع تضاعفت بشكل كبير وهاتفه لا يتوقف عن الرنين |
Cüzdanı, anahtarları ve telefonu kayıp. | Open Subtitles | أجل، محفظته، مفاتيحه وهاتفه كلّها مفقودة. |
İşten eve döndüğümde, cüzdanı ve cep telefonu, mutfak masasındaydı. | Open Subtitles | عندما عدت من العمل، محفظته وهاتفه المحمول كانوا على طاولة المطبخ |
Kredi kartlarını ve telefonunu izliyoruz ama şu ama henüz bir haber yok. | Open Subtitles | حسناً، نحن نراقب بطاقاته الإئتمانيّة وهاتفه -ولكن حتى الآن ، لم يحالفنا الحظّ |
Kıstırıp silahını ve telefonunu alalım. | Open Subtitles | حسناً ، دعينا نُحاصره لنرى ما إذا كان بإمكاننا الحصول على سلاحه وهاتفه |
- telefonu da kapalı. | Open Subtitles | لم تستخدم بطاقته الائتمانية وهاتفه تم إغلاقه |
Son iki gündür kredi kartında hareket yok ve cep telefonu da kapalı. | Open Subtitles | لم يستعمل بطاقته الإئتمانية في آخر يومين ، وهاتفه مغلق |
Bay Winston'un arabası, kredi kartı ve telefonu için uyarı verin. | Open Subtitles | (أصدر نشرة بسيارة السيد، (وينستون وببطاقات إئتمانه وهاتفه الخلوي |
Burada çalışıyor ve telefonu burada. | Open Subtitles | يعمل هنا وهاتفه هنا. |
Evinde veya ofisinde yok, cep telefonu kapalı ama bilgisayarı bizde. | Open Subtitles | لم يكن فى منزله أو مكتبه وهاتفه الخلوى مغلق ولكننا حصلنا على الحاسب الخاص به |
Biri, güvenlik görevlisine Carter'ın silahını ve telefonunu almasını söyledi, sonrada onu ölürdü. | Open Subtitles | (جاين). أحدهم أمر الحارس الأمني أن يأخذ مُسدّس (كارتر) وهاتفه ومن ثمّ يقتله. |
Arabasını ve telefonunu bulduk. | Open Subtitles | لقد وجدنا سيارته وهاتفه المحمول |