Ve Bu beni, değişimle baş edebilir, hatta değişimi kucaklayabilir biri yaptı. Gerçi hâlâ çok inatçı olduğum da söyleniyor. | TED | وهذا جعلني قادرة على مواجهة التغيير، بل الترحيب في النهاية بالتغيير، ومع ذلك فقد أخبرت بأني ما زلت صعبة المراس. |
İşte Bu beni düşündürdü, teknolojimiz duygularımızı hissetse ne olurdu? | TED | وهذا جعلني أفكر، ماذا لو كان بإمكان تقنيتنا إدراك مشاعرنا؟ |
Bu beni o kadar sinirlendirdi ki çünkü hepiniz sahtesiniz arkadaş. | Open Subtitles | وهذا جعلني غاضبة كثيرة لانني كُنت اقول ان جميعهم يدعون هذا |
...bu bana benim de dürüst olmam gerektiğini fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | ..وهذا جعلني أدرك أن أني يجب أن أكون صادقاً , أيضاً |
Asla bilemeyeceğim, ve bu, bir şeyleri değiştirmek için hiçbir şey yapmadığımı anlamamı sağladı. | TED | لن أعلم أبدًا، وهذا جعلني أدرك أنني لم أفعل شيئًا لمحاولة إحداث تغيير. |
Bu da beni şu basit soruya yöneltti: Bir evi inşa etmek ne demek? | TED | وهذا جعلني أطرح سؤالاً واحداً بسيطاً جداً: ما هو بناء منزل؟ |
Birçok kan naklinden sonra, hayatta kaldım ve Bu beni özel kıldı. | TED | وبعد عدة عمليات نقل دم، عشت، وهذا جعلني مميزا. |
Bu , beni zayıf, aciz ve çok daha korunaksız yaptı. | Open Subtitles | وهذا جعلني أضعف وأضعف وأكثر وأكثر انفتاحا. |
Evet, biliyorum ve Bu beni düşündürdü, peki derin beyin stimülasyonu hakkında ne dersin? | Open Subtitles | نعم، أعلم وهذا جعلني أفكر ماذا عن التحفيز العميق للمخ؟ |
Bu beni düşündürdü: "Doğru şeyi mi yapıyordum?" | TED | وهذا جعلني أفكر، هل أقوم بشيء صحيح؟ |
Bu beni daima ürküttü. | Open Subtitles | وهذا جعلني دائماً متردداً قليلاً |
Bu beni daima ürküttü. | Open Subtitles | وهذا جعلني دائماً متردداً قليلاً |
beni güçlü kılan şey bu. Beni ben yapan şey savaşmak. | Open Subtitles | كتب علي المعانها والقتال وهذا جعلني قوي |
İnsanlığımızdan ne kadar uzaklaştığımızı fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | وهذا جعلني أدرك كيف اننا تخبطنا مع انسانيتنا |
İnsanlığımızdan ne kadar uzaklaştığımızı fark etmemi sağladı. | Open Subtitles | وهذا جعلني أدرك كيف اننا تخبطنا مع انسانيتنا |
Her şeye sahip olmanı istedim ve bu hata yapmamı sağladı. | Open Subtitles | أردتك أن تحصلي على كل شيء وهذا جعلني ارتكب خطأ |
Ve bu, sana söylemek istediğim bir şey olduğunu anlamamı sağladı. | Open Subtitles | وهذا جعلني أدرك أن هناك أمر أريد أن أخبرك به |
Ve şu zamanda seninle birlikte olmam için daha ne kadar tesadüfün gerçekleşmesinin gerektiğini anlamamı sağladı. | Open Subtitles | وهذا جعلني أدرك عدد الصدف التي حدثت لتجمعنا سويًا في هذا الزمن |
Bu da beni düşündürdü çocuk sahibi olamama konusunda sorun olmayacağını söylemiştin. | Open Subtitles | .. وهذا جعلني أفكر أعلم أنك قلت أنك لا تمانع عدم الحصول على أطفال |
Ve inşaat bütçesinin başlıca kısmı işçiliğe harcandığından, okul yalnızca bir bina değil, yerel kalkınma için bir katalizör görevi de görüyordu, Bu da beni mutlu ediyordu. | TED | ولأن الجزء الرئيس من ميزانية البناء تم صرفه على الحرفة، لم تكن المدرسة مجرد بناء، أصبحت تحفيزاً حقيقياً للتطوير المحلي وهذا جعلني سعيدة. |
Bu da beni, zor ama gerekli bir karar vermeye mecbur bıraktı Başbakan olarak görevimden izin alıp aileme ve kızıma vakit ayıracağım. | Open Subtitles | وهذا جعلني اتخذ القرار الصعب والضروري في نفس الوقت... ...ان اتنحى مؤقتا كرئيسة وزراء واركز جهدي لابنتي وعائلتي |