Caro Arc da değil. Hatta tüm Pasifik bile değil. | TED | وهو ليس قوس كارو ولا هو حتى المحيط الهادئ كله |
Ve yalnız da değil, Rosenberg. | Open Subtitles | وهو ليس وحيد بهذا يا روزنبيرغ بجميع أنحاء ألمانيا |
Ben neden buradayım ama o değil asla bilemeyeceğim. | Open Subtitles | لماذا أنا هنا وهو ليس هنا لم أعرف مطلقاً |
Güney Los Angeles'taki tek papaz o değil ya. | Open Subtitles | وهو ليس الواعظ الوحيد فى جنوب لوس أنجلوس |
Eğer taklitte çok iyiyse, uzanıp yakalamak için erkeği yeterince yakınına çekebilir ve erkek sadece hafif bir atıştırma değildir. | TED | وإن كانت ماهرة، فستغوي هذا الذكر أكثر حتى يصلها فتلتقطه، وهو ليس وجبةً خفيفةً فحسب. |
Ve bu adil ve güvenilir birşey değil. Makul de değil. | TED | وهو ليس حل عدل ولا آمن وأيضاً ليس مستدام |
Burada bile olmayan bir köpek bu kadar sorun çıkartabilir? | Open Subtitles | كيف يمكن لهذا الكلب أن يكون مشكلة وهو ليس هنا ؟ |
İlk bulguları bu şekilde. Hem, yeni bir şeyim falan da değil. | Open Subtitles | هي تحقيقاته الاولية وهو ليس أيّ شيء جديد |
Roy'un deneyimi var ve artık çocuk da değil. | Open Subtitles | روي لديه المزيد من الخبرة وهو ليس طفل بعد الآن |
Muhtemelen umrunda bile olmayacak gerçekten senin olayın da değil ama ben ve arkadaşlarım bu gece bir parti veriyoruz. | Open Subtitles | إنظري، أنا أعرف أنك غالباً لا تهتمين وهو ليس ميولك ولكن أنا وأصدقائي نقيم حفلة الليلة |
Marcus'un da değil. Burada olmayan sırık gibi herifin. | Open Subtitles | هذا غريب ,أنه لرجل طويل القامة ونحيل وهو ليس هنا أيضا |
Ve kaybolan tek Genomorph da o değil. | Open Subtitles | وهو ليس الجينومورف الوحيد ليختفي |
o değil mi? | Open Subtitles | أوه وهو ليس كذلك ؟ |
o değil mi? | Open Subtitles | أوه وهو ليس كذلك ؟ |
Kırılgan biri de değildir, neden sakin olmuyorsun! | Open Subtitles | و استيفي قد قبل الاعتذار . وهو ليس ولد سريع الانكسار |
Ayrıca gün ışığında bile gerçekten iyi değildir. | Open Subtitles | وهو ليس جيد تماماً حتى في وضح النهار، أيضاً |
Daha önce nasıl olduğu değil, ki çok daha iyiydi, ya da kilise insanlarının, onun nasıl olacağını söylemesi de değil. | TED | وهو ليس كما كان من قبل، عندما كان أفضل بكثير، ولا يشبه وجوده الطريقة التي يصفها لي المتُدينون. |
Değil. Ve benim yerim de değil. | Open Subtitles | كلام خاطئ وهو ليس المكان الذي أنتمي إليه |
Bu köpek olayını öne çıkarmalısın köpek adamın hayatını mahvediyor ama adam farkında bile değil. | Open Subtitles | بإمكانك الاستمرار في إعادة الكلب ويستمر الكلب في تدمير حياة هذا الرجل وهو ليس على علم بهذا حتى |
Merkezden değil. Brooklyn'li bile değil. | Open Subtitles | .أنه ليس من المركز .وهو ليس من بروكلين أصلاً |
Evim olmayan bir yerde kapana kısılmış gibiydim. | Open Subtitles | شعرت وكأنني عالقٌ في مكان وهو ليس بمنزلي |
Buralarda Ateş Lordu'yla olmayan bir ateşbükücü mü var demek istiyorsun? | Open Subtitles | انت تقصد انه هناك مسخر نار هنا، وهو ليس منتميا الى جيش ملك عشيرة النار |