O koltuğa oturup da bana yalanlarını yedirmeye çalışan ilk kişi sen değilsin. | Open Subtitles | لن تكون أوّل رجل يجلس على هذا المقعد ويحاول جعلي أصدّق حفنة أكاذيب |
O koltuğa oturup da bana yalanlarını yedirmeye çalışan ilk kişi sen değilsin. | Open Subtitles | لن تكون أوّل رجل يجلس على هذا المقعد ويحاول جعلي أصدّق حفنة أكاذيب |
Kılık değiştirme o kadar inandırıcıdır ki erkek arılar orkideye konar ve onunla seks yapmaya çalışır, giderken polenleri de götürürler. | TED | هذا التنكر مقنع جدًا للنحل الذكر الذي يحط على الأوركيد ويحاول ممارسة الجنس معها، يلتقطون حبوب اللقاح أثناء ذهابهم. |
Çok çalışır ve hapishane hayatına uyum sağlamayı dener. | Open Subtitles | هو يعمل بجد ويحاول التكيف مع الحياة في السجن |
İçeriden geçmeye çalıştı ama Kapinsky kapattı. | Open Subtitles | كوبتسكى يحاول ابعاده الان انه يتموج للامام و الخلف ويليامز يحاول الخروج منه ويحاول قطع الطريق عليه |
Bir gün biri kapımıza dayanacak... ve bize zarar vermeye çalışacak demiştim sana. İşte dediğim çıktı. | Open Subtitles | أحدهم سيأتي إلى باب بيتنا ويحاول أن يؤذينا، والآن هنا نحن ذا |
Bu pisliği araba çalıp şehri terk etmeye çalışırken yakaladım. | Open Subtitles | إلتقطت هذا الحثالة يسرق سيارة، ويحاول الفرار من المدينة |
Daha sonra aşağıya buna benzer atölyelere indiriyorlar, ve insanlar bu plastikleri rengine, şekline, niteliğine veya bildikleri herhangi başka bir tekniğe göre ayırmaya çalışıyorlar. | TED | ويجلبونها للأسفل لورش صغيرة كهذه ويحاول الناس جاهدون فصل البلاستيك على حسب اللون والشكل والملمس بأي طريقة يستطيعون |
Ama Arayıcı Midlands'a geri döndü ve durmaksızın bu düşü yok etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لكن الان عاد الباحث الي الاراضي الوسطي .ويحاول باستمرار ان يدمر هذا الحلم |
Las Vegas'in gençleriyle baris yapmayi deniyor. | Open Subtitles | ويحاول أن يصنع السلام مع الاشخاص في لاس فيجاس، |
Türkiye'de nefesini kesmeye çalışan bir cindir (karabasan). | TED | وفي تركيا، جن يسيطر عليك ويحاول أن يخنقك. |
Bu ölü bir beden değil. Burada gördüğümüz, gücü hisseden ve kafasını korumaya çalışan bir vücut. | TED | هذه ليست جثة. هذا جسم يمكنه في الأساس في هذه الحالة بالذات ، أن يحس بمصدر القوة ، ويحاول حماية نفسه |
Alkolikler, cennete gitmeye çalışan mahkumlar. | Open Subtitles | مدمنو الخمور ، سابقون يخدعون ويحاول الوصول إلى السماء |
Gemileri uçuran, gezegenimizi patlatmaya çalışan kim sanıyorsun? | Open Subtitles | من تعتقد انه يقود هذه السفن ويحاول تفجير ارضنا؟ |
Nasıl bir çatlak arka bahçesinde uçak bulundurup bir de üstüne uçurmaya çalışır? | Open Subtitles | أيُّ نوع من المجانين يُبقي عنده طائرة تجريبية، ويحاول فعلاً إقلاعها في فناءه الخلفي؟ |
Helyumu tükettikten sonra karbonu yakmaya çalışır ve başaramaz. | Open Subtitles | ينتهي الهيليوم ويحاول حرق الكربون ولكنه يفشل |
Yanı sıra firmanın formenini öldürdü ve sahibini de öldürmeye çalıştı. | Open Subtitles | يقتل رئيس عماله، ويحاول أخذ مالك الشركة. |
Semmelweis çıktı, insanları, esas olarak da başka doktorları... mikrop denen bu mini minnacık, göze görülmez kötü şeylerin... insanların vücuduna girip onları hasta ettiğine ikna etmeye çalıştı. | Open Subtitles | سيميلويز سيميلويز كان يأتى دائما ويحاول اقناع الاطباء الآخرون وأن يقنعهم بوجود تلك الاشياء الصغيرة والمخيفة التى تدعى الجراثيم |
Kafasına kurşun yemeden ölen herkes geri gelecek ve diğerlerini öldürmeye çalışacak. | Open Subtitles | كل شخص يموت مالميأخذطلقهفيرأسه ... سيرجع ويحاول قتل شخص آخر |
Evet, sonra onu takip edeceğiz. Muhtemelen Blue'ya gidip onu öldürmeye çalışacak. | Open Subtitles | أجل، ثمّ نراقبه، من المحتمل أنه سيسعى خلف [بلو]، ويحاول قتله |
Bulmaya çalışırken resmen aradığını iliklerinde hissediyorsun. Sonra öyle bir çarpıtıyor ki. | Open Subtitles | يمكنك الشعور به يبحث عنه ويحاول استخدامه لصالحه |
Kimse bulmadan önce parayı geri almaya çalışıyorlar. | Open Subtitles | ويحاول اعادة المال قبل ان يتم اكتشافه |
Telaşlı bir gazetecinin teki hiç yoktan hikâye yaratmaya çalışıyor. | Open Subtitles | فقط صحفي متحمس, ويحاول أن يخترع قصة من لا شيء. |
Ufaklık kendi çardağına dönüyor ve bir şeyleri geliştirmeyi deniyor. | Open Subtitles | يعود المبتدئ لتعريشته ويحاول تحسين الأمور |