Gerçek iletişim anlayışı arttırır ve daha ilgili ve şefkatli bir dünya yaratır. | TED | التواصل الحقيقي يرفع من الفهم ويخلق عالم أكثر عطف ورحمة. |
Bir tren dönüş yaptığında, rayları biler ve çelik tozu yaratır. | Open Subtitles | عندما يتحرّك القطار ، يطحن القضبان ويخلق غباراً متيناً |
Eksi yükle dolmuş hava artı yükle dolmuş havayla sürtünür ve elektriksel bir kıvılcım yaratır. | Open Subtitles | الجوّ المشحون سلباً يؤثر على الجوّ المشحون إيجاباً ويخلق شرارة كهربائية |
Karanlıkta kırmızı ve maviye dönüşüp iki farklı kimlik mi yaratayım? | Open Subtitles | الذي يخرج من الظل إلى لباسه الأحمر والأزرق، ويخلق شخصيتين مختلفتين؟ |
- Gölgelerin içinden kırmızı-mavi kıyafeti ile çıkıp iki farklı kimlik mi yaratayım? | Open Subtitles | يخرج من الظل بلباسه الأحمر والأزرق ويخلق شخصيتين مختلفتين ؟ |
Görüyorsun herkesi çağıracak ve burada bir sahne oluşturacak. | Open Subtitles | يبدو إنه سوف يستدعي الجميع ويخلق التوتر هنا. إفعل شئ ما. |
Yüzeydeki olaylar öyle ani olurdu ki ve öyle büyük enerji yaratır dı ki ışık hızında bir patlama olurdu ve hiç bir şey ışıktan daha hızlı seyahat edemez. | Open Subtitles | الحدث مفاجئ على السطح ويخلق الكثير من الطاقة بحيث تتفجّر بسرعة الضوء |
Bu, dil çöplüğünün bir temsilini yaratır. | TED | ويخلق تمثيلا للغة مشوشة. |
Ve onunla mücadele edecek bir takım hücreler yaratır. | Open Subtitles | ويخلق الأجسام المضادة... لمحاربتة ورفضه |
- Yükle temas ettiğinde... - ...zincirleme bir tepkime oluşturacak. | Open Subtitles | سوف يربط شحنتهم ويخلق تفاعلاً متسلسلاً |