Eğer cehennem varsa, babam şimdi onun içinde. Ve şu anda buraya bakıp bana gülüyor. | Open Subtitles | إن كان هناك جحيماً، فإن أبي هناك وهو ينظر إلي ويضحك |
Deden şimdi evde oturmuş, salaklığımıza gülüyor. | Open Subtitles | جدك في ذاك المنزل. يتدفأ ويضحك على غبائنا. |
Sonradan güler bunlara, yaşarsa. | Open Subtitles | وسيعيش ويضحك عندما يتذكر ما جرى هذا اليوم |
Bana hep bir bardak bedava buğday filizi suyu verir ve öğürmeme güler. | Open Subtitles | أنه ييهديني حنطة الحشيش مجانا ويضحك عندما أنكت |
Şu an için tek yapabileceğim onu iki gün burada tutmak tabi avukatı onun yanında oturup bana gülerken ve ekibinin üyeleri ortadan kaybolurken. | Open Subtitles | جلّ ما بوسعي فعله الآن هُو حجزها ليومين بينما يجلس مُحاميها هُناك ويضحك عليّ وبينما يختفي بقيّة أفراد طاقمها. |
Bir dakika önce gülüp sakalasiyorken bir dakika sonra kivranip yerinden devrilmis. | Open Subtitles | في لحظة كان يمزح ويضحك. وبعدها تشنج ولقي حتفه على الفور. |
Küçük bir çocuk kucağımda oynuyordu! ... Ve gülüyordu Tam Raj gibiydi! | Open Subtitles | حلمت بطفل صغير يلعب على حضني ويضحك |
- Bir yerde oturmuş gülüyordur. | Open Subtitles | - إنه يجلس ويضحك علينا فى مكان ما. |
bir dakika önce kötüydü şimdi kahkaha atıyor bir dakika hüzün ve... sen kimsin? | Open Subtitles | لتعبيس دقيقة واحدة ويضحك القادمون لتوبيخ دقيقة واحدة و من أنت؟ |
gülüyor, kahkaha atıyor yükseldikçe yükseliyor sonra birdenbire gökyüzünden atlıyor ve onu yakalıyorum. | Open Subtitles | ...إنه يبتسم ،، ويضحك ،، و يرتفع أعلى وأعلى وفجأةً من اللا مكان |
Gördüğün gibi çok dengeli, gülüyor ve şakalar yapıyor. | Open Subtitles | ترى بأنه هادئ ومتوازن ويضحك ويمزح |
Beni tek o dinliyor, gülüyor. | Open Subtitles | إنه الوحيد الذي يستمع إلي ويضحك معي |
Şimdiyse herif içkisini yudumlayıp bize gülüyor, bu yüzden evet, kendimi berbat hissediyorum! | Open Subtitles | هو الآن يحظى براحة مُضاعفة ويضحك علينا، لذا أجل، أشعر بالحماقة! |
Çiçek virüsüyle dolu petri kabını yalasam bile bağışıklık sistemim bir tarafıyla güler. | Open Subtitles | أستطيع أن ألتهم طبق بتري مليءٌ بالجدري, وسيظل جهازي المناعي يضحك ويضحك بكل تؤدة و وقار. |
Lamar, o hikayeyi hep anlatır ve güler. | Open Subtitles | لامار" ، إنه يحكي تلك القصّة الآن" ويضحك عليها مراراً وتكراراً |
Bazen sadece arkasına yaslanıp güler, | Open Subtitles | في جميع الأوقات عندما كان يستريح ويضحك |
Şu an için tek yapabileceğim onu iki gün burada tutmak tabi avukatı onun yanında oturup bana gülerken ve ekibinin üyeleri ortadan kaybolurken. | Open Subtitles | جلّ ما بوسعي فعله الآن هُو حجزها ليومين بينما يجلس مُحاميها هُناك ويضحك عليّ وبينما يختفي بقيّة أفراد طاقمها. |
Bir pislik ceplerimi arıyıp bana gülerken kan kaybediyorum. | Open Subtitles | أنزف الدماء في حين لصاً يسرق من جيوبي ويضحك علي |
Yatarken gülüp, gülerken yatıyorlar dışarıdakiler. | Open Subtitles | يرقد ويضحك. يضحك ويرقد. |
Şeytan oturmuş gülüyordu. | Open Subtitles | الشيطان يجلس هنا ويضحك |
Nash muhtemelen Bora Bora'da balık tutup bize gülüyordur. | Open Subtitles | -لابد أن (ناش) يصطاد الآن في "بورا بورا" ويضحك علينا . |
6. ya da 7. malşikte sadist bakışlı eyleme geçtiğinde gerçekten bunaltı başladı. | Open Subtitles | عندما رأيت الشاب السادس أو السابع يحملق ويضحك ثم يغتصب الفتاة شعرت بالغثيان |