"ويعلم" - ترجمة من عربي إلى تركي

• bilir
• biliyordu
• olduğunu biliyor

Kullandığın o zavallı kızda olduğu gibi... -...ve Tanrı bilir kaç tane var!
تماماً مثل مافعلت مع تلك الفتاة المسكينة التي تستغلها، ويعلم الله كم عددهن

Bu bacaksız çıkar düşkünü onun parasının, ...basın imparatorluğunun ve kim bilir başka nelerin peşinde.
هذه الشابة منقّبة الذهب لا تريد سوى ثروته، ودار نشره الهائلة، ويعلم الله ماذا أيضاً.

Tanrı bilir emrini verdiği daha kaç cinayeti vardır.
ويعلم الله كم عدد الذين أمر بقتلهم ولم يقتلهم بنفسه

Çalınan şeyleri ve hırsızın daireye nasıl girdiğini biliyordu.
انه يعلم المسروقات جيدا, ويعلم كيفية دخول الشقة

Devam edelim mi? Güzellik bölümünde işimiz ne kadar sürecek Tanrı bilir.
علينا بلوغ قسم التجميل، ويعلم الله كم سيستغرق ذلك

Ve hatırlayın, o tam bu odada ve kalbinizden geçen tüm gizli ve kötü düşünceleri bilir.
وتذكر ، أنه هنا في هذه الغرفه ويعلم كل فكرة خبيثه تظن أنك تخبئها في قلبك.

Yamyam zombiler vardır. Tanrı bilir orada daha başka neler vardır.
وربما لحوم البشر ويعلم الرب ماذا يمكن أن يكون هناك بالخارج أيضا

Sadece çıplak bitirebiliriz ve ona senin arsanı evimi ve kim bilir daha nelerimi veririm.
سينتهي المطاف بنا عراة. وسأمنحها قطعتك ومنزلي ويعلم الله ماذا أيضًا.

Ürettiği şeyleri; kimyasal olsun, biyolojik olsun Tanrı bilir daha neler var denizaşırı daha ucuza göndermenin bir yolunu arıyor.
لأرسال الاشياء التي يصنعها كيميائي , يبيلوجي ويعلم الله ماذا هناك ايضا

Dünya'nın eski okyanusları demir parçacıklarıyla doludur ve herkes oksijenin demirle buluştuğu zaman ne olacağını bilir.
بحار الأرض العتيقة مليئة بجزيئات الحديد. ويعلم الجميع ما يحدث عندما يجتمع الأوكسجين والحديد.

Günlüklerin düşünceleri ifade etmek için olduğunu bilir.
ويعلم أن تلك اليوميات هي محاولة لإكتشاف مشاعركِ

Birileri inekleri vuruyor, Tanrı bilir daha neler oluyordur.
شخص ما قتل الابقار ويعلم الله ماذا ايضاً

Ve Tanrı bilir sana onca şey yaşattım ki seni hak etmiyorum.
ويعلم الرب أنني جعلتك تخوضين الكثير لا استحقك

Herkes annesinin kendisini koşulsuz sevdiğini bilir ama babalar bunu yüksek sesle söylemeli.
كما تعلمون، ويعلم الجميع أن لديهم حب الأم، دون قيد أو شرط. ولكن على الآباء أن نعلن ذلك، على ما أعتقد.

Dönüş bekleyen telefon çağrıları ve e-postaları... ve tanrı bilir benden neler bekliyorlardır insanlar.
الناس تتوقع مني الرد على الهاتف والبريد الإلكتروني ويعلم الله ماذا ايضا

Sonra kapıya, yunus heykeline kim bilir başka nerelere dokunuyorsun, üstüne bir de yerlere işiyorsun?
ولمست الباب والدلفين ويعلم الرب ماذا أيضا ثم تبولت على الأرض؟

O zaten müzede çalışıyor hesapta. Bu herif kim Allah bilir.
وهي من " سميثسونيان " ويعلم الله من هذا الرجل

Rusty kavgalarımızı duyuyordu ve birbirimizle mutlu olmadığımızı biliyordu.
راستي يسمع المجادله بيننا ويعلم اننا لسنا سعيدين

Her zaman bizden bir adım önde. Ne yapacağımızı daha yapmadan önce biliyordu.
انه يتوقع كل بوادرنا ويعلم ما الذي سنفعله

Sanırım burada işi bitmiş. Buraya geleceğimizi biliyordu.
اعتقد انه كان هنا ويعلم أننا سنجد هذا المكان

Dünya üstünde şimdi yaşıyor ve neden burada olduğunu biliyor.
هو يمشي على ظهر الأرض ويعلم لماذا هو هنا