Hey ahbap, bırak da onunla ben dans edeyim. Ondan hoşlanıyorum ve sanırım bir şansım var. | Open Subtitles | لا, لا, يا صاح, دعني أرقص مع هذه الفتاة إنها تروقني و أظن أن لدي فرصة |
Eski erkek arkadaşın saygılarını iletiyor, ve sanırım geriye kalanlar, zaten kendini anlatıyor. | Open Subtitles | صديقك السابق يبعث لك باحتراماته و أظن أن البقية تشرح نفسها بنفسها |
ve sanırım bu, hayatımı daha başarılı yaşamamı sağlayacaktır. | Open Subtitles | و أظن أن هذا من شأنه أن يجعلني أغدو أكثر نجاحاً قى حياتي |
Bir çok defa, bu değiş tokuşlar güvenlikten daha mühimdir. ve bence de bu çok önemlidir. | TED | كثير من المرات، هذه المقايضات عن أشياء أكثر من الأمن ، و أظن أن هذا حقا مهم. |
Ve bu da öyle, çünkü, beynin nasıl çalıştığını anlarsak, akıllı makineler yapabileceğiz ve bence bu çok güzel bir şey, | TED | لأنه عندما نفهم كيف تعمل الأدمغة, يصبح بإمكاننا أن نبني أجهزة ذكية, و أظن أن هذا شيء جيد بالمجمل, |
Bunu bir ay boyunca iyi kullandım doğrusu, ve sanırım kertenkele derisi bana çok yakışacak. | Open Subtitles | لكن لدي شهر واحد لإرتداء هذا. و أظن أن جلد السحلية جيداً بالنسبة ليّ. |
Bilmiyorum. Etrafı dolaşıyordum. Geri geldim ve sanırım biri bana vurdu. | Open Subtitles | لا أعلم، لقد كنتُ أقوم بجولة تفقدية و عدتُ و أظن أن أحدهم قام بضربي. |
Buradan iki blok uzaktaki bir binada yaşıyorum ve sanırım mekanınızdan biri çöplerinizi benim çöp kutuma bırakıyor. | Open Subtitles | أعيش ببعد شارعين في منزل و أظن أن أحدهم من هذا المكان يقوم برمي القمامة في سلة مهملاتي |
ve sanırım dile getirmeye çalıştığım, o benim kardeşim gibiydi. | Open Subtitles | و أظن أن ما أحاول قوله هو؟ أنه كان كأخ بالنسبة لي. |
İdeal bir konuk olmadığım ortada ve sanırım bu da artık gitmem için bir işaretti. | Open Subtitles | من الواضح أني لست ضيف المنزل المثالي, و أظن أن تلك إشارة لي بأنه حان وقت الذهاب |
Ben onun içindeydin ve sanırım tanrı oraya geri dönmemi istiyor. | Open Subtitles | و قد كنت في داخله مرةً و أظن أن الإله يريد مني العودة إلى هناك |
Ben de onun içindeydim ve sanırım tanrı oraya dönmemi istiyor. | Open Subtitles | و لقد كنت بداخله من قبل و أظن أن الإله يريد مني العودة إلى هناك |
ve sanırım ağaç biçicinin içindeki de ortağın olmalı. | Open Subtitles | و أظن أن شريكك من كان في منشار الخشب |
Sanırım her nedense rüyaların gerçek oluyor ve sanırım şu küçük ışıldayan benin de yaptığı bir şey var. | Open Subtitles | أعتقد ... و بطريقة ما أحلامك تصبح واقعاً و أظن أن الأمر له علاقة... |
Asıl önemli olan ailemizi kurtarmak için ne gerekirse yapmaya hazırdı ve sanırım... | Open Subtitles | ،المقصد هو ...هل هي هل كانت ترغب بالقيام بأي كان ،الذي يتطلبه الأمر لإنقاذ عائلتنا ...و أظن أن |
ve sanırım yaptığım buydu. | Open Subtitles | و أظن أن هذا ما حدث. |
Bak, Holly, kız kardeşimi seviyorum, ve sanırım bu, aramızda bir arkadaşlık olmasını... imkansız hale getirir. | Open Subtitles | , (أنظري يا (هولي , أنا أحب شقيقتي . . و أظن أن هذا يجعل صداقتنا |
Bay Mitchell'a ve Cumhuriyetçiler içindeki herkese sonsuz güvenim var ve bence böyle bir zamanda ortaya çıkan bu tip bir haber bizi engelleyici niteliktedir. | Open Subtitles | إن لدي ثقة كاملة في السيد ميتشيل و كل العاملين في الحزب الجمهوري و أظن أن هذا النوع من التحقيقات الغير مؤكدة |
Kaçacak kadar aklı başındaydı, ve bence bunu sana söylemeliyim. | Open Subtitles | حسناً ، إنّه لديه سرعة بديهية تمكنه من الهرب و أظن أن من شأن هذا أن يُخبركِ بشئ ما |
Bize yardım etmeye çalıştı, ve bence bu hoş bir şey. | Open Subtitles | انهيناضلمن أجلي, و أظن أن هذا لطيفاً |
Onları inandırdığını görüyorum ve bence Dawson ve Downey sonunda hayatlarını sana borçlu olacaklar. | Open Subtitles | أراك تقنعهم و أظن أن (دوسون) و (داوني) سيدينان بحياتهما لك للأبد |