ve kutunun içindeki yumuş, pembe kadifeyi bir kere hissettikten sonra aletini vajinanın dışına sürtmeye geri dönmek istemez. | Open Subtitles | و بمجرد أن يشعر بملمس القطيفة الروز الناعمة داخل الصندوق لن يعود أبداً لمرحلة فرك و إثاره قضيبه بنفسه |
İnceydi ve makarnanın üzerine bir parça koyunca, en dibine kadar inerdi. | TED | كانت خفيفة, و بمجرد ان تضيف منها القليل تتخلل المكرونة وتستقر في أسفلها. |
Hayatı pek çok şekilde daha zor hâle getiriyor ve büyürken topluma uyum sağlamakta zorlandım. | TED | و هو ما جعل من الحياة صعبة في نواحٍ كثيرة، و بمجرد أن كبرتُ عانيتُ لأتكيف اجتماعيًا. |
Manzara ve konumuma karar verdikten sonra, günün nerede başlayıp gecenin nerede bittiğine karar vermem gerekiyor. | TED | لذلك و بمجرد أن أختار إطلالتي و الموقع، لا بد أن أقرر أين سيبدأ اليوم وأين ينتهي الليل. |
sonra TV'yi açıyorsunuz ve daha fazlası ile karşılaşıyorsunuz. | Open Subtitles | و بمجرد أن تشاهد تلفازك, و ترى المزيد من هذا الهراء |
Bana Attero cihazının yerini verin ve onu patlattığımda, mürettebatı size geri getireyim. | Open Subtitles | أعطني موقع جهاز أتيرو ، و بمجرد تدميره سأعيد إليكم هذا الطاقم |
Evet, onu gördüğümde ve onu sağ salim bıraktığında, sana tam olarak nerede saklı olduğunu göstereceğim. | Open Subtitles | نعم ، و بمجرد أن أراها و أنتم تتركونها ترحل بالسيارة بأمان أنا سأريك بالضبط أين أخفيناها |
Hücrelerin vücuda girmesini sağlar. Hücrelerin yeni dokuyu geliştirmesine izin verir ve doku yenilendiğinde de yapı iskeleti ortadan kaybolur. | TED | تحضر الخلايا الى داخل الجسم, سامحة للخلايا ان تنتج نسيج جديد و بمجرد تكوين النسيج الجديد تختفي الناقلة. |
Çünkü, aslında tırnak yataklarınıza bakarsanız oradaki kan damarlarını da görebilirsiniz. ve eğer kan damarlarını görürseniz, sanırım sıtma parazitini de görebiliriz. | TED | لأنك لو نظرت خلال أظافرك يمكنك رؤية الأوعية الدموية. و بمجرد رؤيتك لتلك الأوعية الدموية, نظن أنه يمكنك رؤية الملاريا. |
Ön kapıdan çıkmış ve o zamandan beri görülmemiş. | Open Subtitles | و بمجرد خروجه من البوابة الأمامية لم يرَه أو يسمع به أحد |
Onun kağıtlarının hepsini sattıktan sonra şişirilmiş fiyatı daha fazla orada tutmaya gerek yok. | Open Subtitles | و بمجرد أن نحن نبيع و لكن ليس بأسمة و لا هناك داعى لأن نؤكد إن هناك تضخم بعد الآن |
ve garson gelip, onlara_BAR_günün mönüsünü söyler... sonra büyük tartışma başlar. | Open Subtitles | و بمجرد ان يأتى الجرسون و يقول لهم الأطباق الخاصة هنا تبدأ المعركة |
sonra gecenin bir yarısı erkek yurduna girdik ve oğlanlara striptiz yaptık. | Open Subtitles | و بمجرد ان تسحبنا الى مدرسة الصبيان فى منتصف الليل قمنا بعرض اثارى بصحبة عدد من اصدقائى للشباب |
Doktor, korktuğum şeyin doğru olduğunu onayladıktan sonra, beynim gözlerime söylemiş olmalı, çünkü bu habere çok içerlediler. | Open Subtitles | و بمجرد ما أكد لي الطبيب صحة ماكنت أخشاه ..كان يجب على عقلي أن يخبر عينّي لأنها تتقبل الأخبار بصعوبة بالغة |
Bir kere aramıza yerleştikten sonra, Dünya çapında dengesizliklere sebep oldular. | Open Subtitles | و بمجرد أن أصبحوا جزءا لا يتجزأ من بيننا أخذوا يقومون بكل ما يسبب عدم الإستقرار فى جميع أنحاء العالم |
Güvenli bir yere vardığımızda, onu serbest bırakacağım. | Open Subtitles | و بمجرد أنْ نكون في مكان آمن سوف أسمح لها بالذهاب |
Prentiss gelince de onu odaya çekti. | Open Subtitles | مُبكِّراً جداً، و بمجرد أن أتت برينتس سحبها للداخل |