Bu adamın telefonunu almamız yanlış bir şey, çünkü o bir birey, onun kişisel hakları ve bir itibarı var, ve biz bunlara öylece müdahale edemeyiz. | TED | و من الخطأ أن نأخذ منه هاتفه ، لأنه إنسان و لديه حقوق و كرامة ، وليس لنا الحق في التدخل في خصوصياته. |
Garip cüce adam beni takip etmeye başladı ve bana bağırdı topallıyordu ve sırtında da kambur vardı ve polis bana inanmadı ve bir at tarafından eziliyordum ve... | Open Subtitles | و لقد صرخ فى أعرج و لديه جدبة كبيرة على ظهره و الشرطة لم تصدقنى |
Evrendeki en iyi kar sporları atleti olduğu ve bir ağaçtakinden daha fazla sincabı olduğu için ondan gözün korktu. | Open Subtitles | أنت تشعر بالتخوف منه لأنه أفضل رياضي في كل الكون و لديه نقاط أكثر من أي شخص محترف |
Gwen onu banyoda bulmuş. Boynuna dolanmış bir kemer varmış. Aman Tanrım. | Open Subtitles | جوين وجدته في الحمام و لديه حزام ملفوف على رقبته يا إلاهي |
Bir de, erkek kardeşi varmış, bir yerlerde. | Open Subtitles | رجل يقوم بأعمال مسرحية و لديه أيضاً أخ ما |
Ve insanı yeryüzünde yaşayan her şeyin hakimi kıldı ve iyi ile kötü arasında seçme iradesini verdi fakat her biri kendi yolunda gitti çünkü Tanrı buyruğunun nurundan habersizdi. | Open Subtitles | و أصبح الإنسان يمتلك كل شئ على الأرض و لديه القدره على التمييز بين الخير و الشر عدا أنه يختار ذلك بكامل إرادته |
Lou ufak çaplı bir hayduttu ve bir sürü düşmanı olmalıydı. | Open Subtitles | لو كان لصا تافها و لديه الكثير من الأعداء |
Eğer birilerine şefkat göstermek bu kadar umurunuzdaysa unutmayın ki hastamız özverili bir kimya öğretmeni güzel bir karısı, ona hayran öğrencileri var ve bir de bebek bekliyor. | Open Subtitles | ان كنتم تتحفزون بسبب الاهتمام تذكروا فحسب انه مدرس كيمياء متفانٍ و لديه زوجة جميلة و طلاب يحبونه |
"Kurban, Doug Reardon, evli ve bir kızı var." | Open Subtitles | الضحية " دوج ريردون " كان متزوجا و لديه بنت واحدة |
ve bir sorunu var. Görünüşe göre bir çiftçi bıçaklanmış. | Open Subtitles | و لديه مشكلة يبدو أن مزارعاً طُعن |
Bir yayınevinde çalışıyor evli ve bir oğlu var. | Open Subtitles | يعمل الآن بدار للنشر متزوج و لديه ابن |
Bir yayınevinde çalışıyor evli ve bir oğlu var. | Open Subtitles | يعمل الآن بدار للنشر متزوج و لديه ابن |
Babam Bleeker caddesinde kiralık bir evde oturuyor ve bir köpeği var. | Open Subtitles | و لديه منزل بإيجار منتظم "و كلب اسمه "نيجيس |
Dediğine göre ehliyeti ve kendi arabası varmış. | Open Subtitles | لـقد حـصل علـى رخصـة قـياده, و لديه سيـارته الـخاصه. |
En son ormanda elinde bir zımbırtıyla görülmüş, elinin yerinde kanca gibi bir şey varmış. | Open Subtitles | شوهد لأخر مره في الغابه و لديه شيء بدلاً من يده خطاف في المكان اللي يفترض أن تكون يده فيه |
Evet,onlara her ne saldırdıysa büyük ve yeşilmiş büyük pençeleri ve parlayan gözleri varmış. | Open Subtitles | حسنا أيا كان ما هاجمهم فهو ضخم و أخضر و لديه مخالب ضخمة وعيون متوهجة |
Bu akşamda gazinoda oyunu varmış. | Open Subtitles | و لديه لعبة أخرى في الملهى الليلة. |
Ve bariz bir şekilde keçi sakalı varmış değil mi Ajan Noh? | Open Subtitles | و لديه لحيةٌ بكل وضوح , أليس كذلك أيها العميل (نوه) ؟ |
Ve insanı yeryüzünde yaşayan her şeyin hakimi kıldı ve iyi ile kötü arasında seçme iradesini verdi fakat her biri kendi yolunda gitti çünkü Tanrı buyruğunun nurundan habersizdi. | Open Subtitles | و أصبح الإنسان يمتلك كل شئ على الأرض و لديه القدره على التمييز بين الخير و الشر عدا أنه يختار ذلك بكامل إرادته |