| Ne kaçmak için ne de birinin gelip size yardım etmesi için bir yol yok. | Open Subtitles | لن تتمكنوا من الهرب من هنا ولن يأتي أحد لمساعدتكم |
| Geceler boyu, birinin gelip seni kurtarmasını umut ederek ağlaya ağlaya uykuya dalıyordun. Kimseler gelmedi. | Open Subtitles | في الليل كنت تبكي قبل النوم ، وتأمل أن يأتي شخص لينقذك ، ولم يأتي أحد |
| Birileri seni aramaya gelir diye bekledim, ama kimse gelmedi. | Open Subtitles | لقد إنتظرت مجيىء أحد يبحث عنك، ولكن لم يأتي أحد |
| Bir şeyler yapmalıyız, çünkü dürüst olalım, kimse gelmiyor. | Open Subtitles | و يجب أن نفعل شيئاً، لنكن أمناء فحسب. لن يأتي أحد. |
| Saatte bir, Biri gelip beni kontrol ediyor. | Open Subtitles | دون أن يأتي أحد لإلقاء نظرة علي |
| Bir sorun olmadığı sürece buraya hiç kimse gelmez. | Open Subtitles | تقريبا ً لا يأتي أحد هنا إلا في حال حدوث مشكلة |
| Çünkü ellerinde bir ceset olsaydı, kimse gelip bir daha onu aramazdı. | Open Subtitles | ,لأنه لو كانت لديهم جثة فلن يأتي أحد ويبحث عنها مجدداً |
| Sanırım o orada olduğu müddetçe kimse gelmeyecektir. | Open Subtitles | اعتقد ان الفكرة هنا ان بوجوده هناك لن يأتي أحد |
| Sokaklarda altın var. birinin gelip kürekle götürmesini bekliyor. | Open Subtitles | هنالك ذهبٌ في الشارع، ينتظر أن يأتي أحد ويستخرجه، ولكن أنا؟ |
| Ama birinin gelip yolu aydınlatacağını ümit ediyoruz. | Open Subtitles | ولكننا متأملين أن يأتي أحد وينير لنا الطريق |
| Fakat birinin gelip seni alması için daha yarım saat var. | Open Subtitles | و لكن لن يأتي أحد و يأخذك لنصف ساعة أخرى. |
| Burada olduğumuzu ve bizim yaptığımızı biliyorlar ama kimse gelmedi. | Open Subtitles | يعلمون أننا هنا وأننا نحن الفاعلون لكن لم يأتي أحد |
| Biz de son kurşuna, kanımızın son damlasına değin savaştık bu umuda tutunuyorduk ve olan şuydu, bize yalan söylüyorlardı kimse gelmedi." | Open Subtitles | لذا قاتلنا حتى آخر رصاصة حتى آخر قطرة دم كما أننا انتظرناهم لكن تبين أنهم كانوا يكذبون علينا لم يأتي أحد |
| Babanın cesedi hala teşhis edilmedi ve kimse gelmedi. | Open Subtitles | جثة والدك ما زالت موجودة لم يأتي أحد ليتعرف عليها |
| Yönetimi boşverin, yarın kimse gelmiyor. | Open Subtitles | أتعلمون؟ تباً للشركة لن يأتي أحد غداً الغد عطلة |
| Gün boyunca kilitli oluyor ve geceleri de neredeyse kimse gelmiyor. | Open Subtitles | ولكنه مقفل دوماً خلال النهار، وعند الليل، تقريباً، لا يأتي أحد إلى هنا مطلقاً |
| Bizim için kimse gelmiyor, sonumuz geldi demişti. | Open Subtitles | لقد قال لن يأتي أحد من أجلنا. لقد قال هذه هي النهاية. |
| - Her zaman bir çıkış vardır. Biri gelip bizi buradan çıkarana kadar burada kalacağız. | Open Subtitles | نحن هنا منذ الليل ولم يأتي أحد ليأخذنا |
| Biri gelip beni öldürebilir mi? | Open Subtitles | أيمكن أن يأتي أحد و يقتلني ؟ |
| Bir sorun olmadığı sürece buraya hiç kimse gelmez. | Open Subtitles | تقريبا ً لا يأتي أحد هنا إلا في حال حدوث مشكلة |
| Seçim olmadığı sürece kimse gelmez, genellikle. | Open Subtitles | لا يأتي أحد في العادة إلا إذا كان هناك تصويت |
| Her şey vakitlice ödendikten sonra kimse gelip burayı kapatmaz. | Open Subtitles | لن يأتي أحد للسؤال وإغلاق المحل ما دمنا نسدد التكاليف في أوقاتها المحددة . |
| Sanırım o orada olduğu müddetçe kimse gelmeyecektir. | Open Subtitles | اعتقد ان الفكرة هنا ان بوجوده هناك لن يأتي أحد |
| Belki kimse gelmeyecek, belki çocuklar burada değillerdir belki ölmüşlerdir. | Open Subtitles | أنت محق. لن يأتي أحد لإنقاذنا ربما السناجب ليسوا على هذه الجزيرة أيضاً ربما رحلوا للأبد |