Üç kız çocığu suda ıslattıkları ekmek parçasını yiyorlar. | Open Subtitles | ثلاثة أطفال يغمسون الخبز بالماء كي يأكلونه |
- Kimse bu bokları yemez, yahu. - 2015 yılında yiyorlar. | Open Subtitles | لا أحد يأكل هذا الهراء في عام 2015 يأكلونه |
Maymunlar çok zeki ve hassaslar, ayrıca yedikleri muzda derilerini bırakıyorlar. | Open Subtitles | القرود ماهرون للغاية، وأيضاً حساسون لهذا يتركون قشرة الموز الذي يأكلونه |
Görünen o ki, Ganj timsahlarını öldüren toksin, besin zincirindeki bir şeyin, yedikleri balıkların içindeki birşeydi. | TED | لذا، يبدو أنه السم الذي قتل الجاريال كان شيئا في السلسلة الغذائية، شيء ما في السمك الذي يأكلونه. |
Çok açlardı, yemekleri yoktu, ölmüş olan arkadaşlarından başka yiyecek bir şeyleri yoktu. | Open Subtitles | كانوا يتضورون جوعا ليس لديهم ما يأكلونه باستثناء اصدقائهم الذين ماتوا |
50 yıldır, onlara ne yiyeceklerini... ..ne içeçeklerini ve ne giyeceklerini biz söyledik. Tanrı aşkına, görmüyor musun? | Open Subtitles | لمدة خمسين عاماً نخبرهم بما يأكلونه و ما يشربونه و ما يرتدونه، ألا تفهم ذلك بحق المسيح؟ |
- Hem Araplar hem de Yahudiler yiyor. | Open Subtitles | العرب والصهاينة كلاهما يأكلونه |
İnsanlar üzerimize pirinç atmıyor çünkü onları açlıktan çiğ çiğ yiyorlar. | Open Subtitles | لا ، الحضور ليس بيده أي أرز ليرميه لأنهم يأكلونه ، بسبب المجاعة |
İnsanlar üzerimize pirinç atmıyor çünkü onları açlıktan çiğ çiğ yiyorlar. | Open Subtitles | لا ، الحضور ليس بيده أي أرز ليرميه لأنهم يأكلونه ، بسبب المجاعة |
Avlıyorlar, pişiriyorlar ve yiyorlar. | Open Subtitles | هم يصطادون, يطبخونه, و يأكلونه |
- Onu yiyorlar! - O öldü, hadi gidelim! | Open Subtitles | ـ إنهم يأكلونه ـ لقد مات، لِنرحل |
Ne yiyorlar acaba? | Open Subtitles | مالذي يأكلونه ؟ |
Ne yazık ki, bu konuşmanın bundan sonraki 18 dakikası içinde şu an hayatta olan dört Amerika'lı yedikleri besinler nedeniyle ölmüş olacak. | TED | بكل أسف، في ال18 دقيقة القادمة عندما أقدم حديثي، أربعة أمريكيين أحياء سيموتون جراء الغذاء الذي يأكلونه. |
- Yanmış et iyidir. - Kovboyların yedikleri gibi. | Open Subtitles | اللحم المدخن هو الأفضل، تماماً كما يأكلونه رعاة البقر. |
- Sanki birisi beni soktu! Üstelik yedikleri şey bile değil. yedikleri şeyden dökülenler! | Open Subtitles | و هذا ليس ما يأكلونه حتى هذا سقط مما يأكلونه |
Bu hastaların ortak bir şeyleri olmalı, gittikleri bir yer ya da yedikleri bir şey. | Open Subtitles | أتعلمين , أراهن بأن المريضين لديهم شيء مشترك كمكان كانوا يذهبون إليه أو طعام يأكلونه |
Bu kıtlık süresince yedikleri şey olmalı. | Open Subtitles | لابد أن هذا ما كانوا يأكلونه خلال فترة المجاعة |
yiyecek bir şeyleri kalmazsa gitmek zorunda kalırlar. | Open Subtitles | لا يمكنهم البقاء هناك إن لم يتوافر لديهم ما يأكلونه |
Leşçiler muhtemelen yiyecek, becerecek ya da dövecek birini arıyorlardır. | Open Subtitles | فالهمجيون دائماً ما يبحثون عن شيئاً يأكلونه أو يخربوه ويبولوا عليه |
50 yıldır, onlara ne yiyeceklerini ne içeçeklerini ve ne giyeceklerini biz söyledik. Tanrı aşkına, görmüyor musun? | Open Subtitles | لمدة خمسين عاماً نخبرهم بما يأكلونه و ما يشربونه و ما يرتدونه، ألا تفهم ذلك بحق المسيح؟ |
- Hem Araplar hem de Yahudiler yiyor. | Open Subtitles | العرب والصهاينة كلاهما يأكلونه |
- Nerede yaşadıklarını ne yaptıklarını ve kimi yediklerini öğrenmeliyiz. | Open Subtitles | نحن بحاجة لمعرفة المكان الذي يعيشون فيه ما يفعلونه، من الذي يأكلونه |