ويكيبيديا

    "يؤدي إلى" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • giden
        
    • yol açar
        
    • yol açıyor
        
    • götürür
        
    • doğru gidiyor
        
    • neden
        
    • bu da
        
    • sebep
        
    • çıkan
        
    • çıkıyor
        
    • sonuçlanır
        
    Planda Belediye Başkanı'nın odasına giden bir yolu daha gösteriyor. Open Subtitles تظهر المخططات طريق واحد فقط للأسفل يؤدي إلى جناح العمدة
    Ve işte bu tür anlaşmalar üretken oyunlara yol açar. TED وهذا الإتفاق على القوانين هو ما يؤدي إلى اللعب المثمر.
    Hedef için çalışma ile ilgili farklı metotlar denemiş bir sürü benzer ve farklı sosyal gruplarda denenmiş yaklaşımlara yol açıyor. TED هذا يؤدي إلى مقاربات كثيرة مختلفة مجربة بالتوازي في مجموعات اجتماعية مختلفة تجرب مختلف الطرف للعمل لبلوغ الهدف.
    Demokrasinin temel iddiası şu, farklı bakış açılarının çatışması bizi gerçeğe götürür. TED ولكن هذه هي الفرضية الأساسية للديموقراطية، أن الصراع بين وجهات النظر المختلفة يؤدي إلى الحقيقة.
    Kan izleri buldum garaja doğru gidiyor. Open Subtitles وجدت أثر دم هنا يؤدي إلى الكراج
    Bu radyasyona aşırı maruz kalınması hücre hasarına, radyasyon yanıklarına, radyasyon rahatsızlığına, kanser ve hatta ölüme neden olabilir. TED التعرض لكميات هائلة من هذا الإشعاع يمكن أن يؤدي إلى تلف الخلايا، حروق الإشعاع، مرض الإشعاع، السرطان، وحتى الموت.
    Ve bu da bizi yeni bir 3. bileşene yönlendiriyor, esneklik. TED وهذا يؤدي إلى العنصر الثالث، الذي هو جديد، وهذا هو المرونة.
    Hakeme sportmenlik dışı temas, diskalifiye faul ve oyundan atılmaya sebep olabilir. Open Subtitles تواصل غير رياضي مع حكم يمكن أن يؤدي إلى خطأ إقصائي والطرد.
    Ana tapınağa çıkan bir yeraltı tünel sistemi var. Open Subtitles هناك نظام أنفاق تحت الأرض يؤدي إلى المعبد الرئيسي
    Eğer bu doğruysa, Londra Olimpiyatı için çok karmaşık sorular ortaya çıkıyor. TED لو كان هذا صحيحا، فإنه يؤدي إلى بعض الأسئلة المعقدة جدا لأوليمبياد لندن.
    Bu ameliyatta, cerrahlar karaciğere giden kan damarlarının içine bir görüntüleme aygıtı yerleştirecekler. Open Subtitles في هذه العملية , سوف الجراحين وضع جهاز مراقبة خاصة داخل الأوعية الدموية الأمر الذي يؤدي إلى الكبد.
    Siz buralısınız, değil mi? Cagliostro'ya giden başka bir yol var mı acaba? Open Subtitles أنت من هنا,صح الايوجد طريق آخر يؤدي إلى القلعة
    Kafese doğru giden bir iz hâlinde nehre dökeceğim. Open Subtitles أنا سوف أنشر أثر في الماء يؤدي إلى القفص
    Şiddet şiddete yol açar, en azından bana göre. TED العنف يؤدي إلى العنف، على الأقل من وجهة نظري.
    Bir sievert şiddetine maruz kalma muhtemelen saatler içinde bulantıya yol açar ve dört sievert ise ölümcül olabilir. TED التعرّض الحاد لـ واحد سيفرت من الممكن أن يؤدي إلى غثيان خلال بضع ساعات، وأربع وحدات سيفرت قد تكون قاتلة.
    En kötüsü, hayatımızı mahvediyorlar: Kilo takıntısı özellikle küçük yaştakilerde yeme bozukluklarına yol açıyor. TED في أسوأ الأحوال، تدمر حياة الناس: هاجس الوزن يؤدي إلى اضطرابات الأكل، خصوصاً في الأطفال الصغار.
    Üç kelimeye özetlersek, hayvanlar aleminde basitlik karmaşıklığa, karmaşıklık da uyuma yol açıyor. TED بثلاثة كلمات، في مملكة الحيوان، إن البساطة تؤدي إلى تعقيد الأمر الذي يؤدي إلى مرونة.
    İki aslanı göndermek ya da her türden bir, aslında ikisi de aynı sayıda hamleyle sonuca götürür. TED إرسال أسدان أو أسد واحد وحيوان بري واحد في الواقع يمكن أن يؤدي إلى حلول لنفس العدد من التحركات
    İnsanlığın bilgisindeki zayıflıklar... gerçekliğindeki zayıflıklara götürür. Open Subtitles العيوب في معرفة الإنسان يؤدي إلى عيوب في الواقع الرجل.
    Tekerlek izleri Kashima Limanı'na doğru gidiyor. Open Subtitles ذلك الطريق يؤدي إلى ميناء "كاشيما".
    Kan çimlere doğru gidiyor. Open Subtitles الدم يؤدي إلى العشب.
    Ve ardından gelen hayal kırıklığı, şiddetli olaylara neden olabilir. Open Subtitles والإحباط الذي يلي ذلك قد يؤدي إلى ردود فعل عنيفة
    Bununla başa çıkarken aynı zamanda çevre dostu bir ürün sunmak endüstride büyük bir değişikliğe neden olabilir. TED لذلك فإن القدرة على التعامل مع ذلك بالإضافة إلى توفير منتج صديق للبيئة قد يؤدي إلى تحول جذري في الصناعة.
    bu da ülkeyi bir iç savaşa ve katliama sürükledi. Open Subtitles الذي من شأنه أن يؤدي إلى حرب أهلية والإبادة الجماعية
    Fakat, uzun süre maruz kalınması hâlinde şiddete sebep olabiliyor... Open Subtitles ومع ذلك، حملها لفترة طويلة يمكن أن يؤدي إلى العنف
    Oraya girebilir gittiği yere kadar izleyebilirsem, yüzeye çıkan bir yol bulabilirim. Open Subtitles إذا استطعت أن أدخل تلك القناة، وأعلم إلى أين تؤدي ربما أعثر على طريق يؤدي إلى السطح
    Doğa ile oynadığımızda sık sık büyük, istenmeyen sonuçlar ve zincir reaksiyonlar ortaya çıkıyor. TED غالباً تدخلنا غير الماهر في الطبيعة يؤدي إلى عواقب غير مقصودة وسلسلة من ردات الفعل
    Ve bu, sözcüklerdeki seslerin kusurlu bir temsiliyle sonuçlanır. Farklı boşluk sabiti olan bir mekanizma ile normal olmayan farklı bir strateji. TED وهذا يؤدي إلى خلل في تمثيل أصوات الكلمات ، غير طبيعي ، استراتيجية مختلفة، من قبل جهاز يحتوي على مساحات مختلفة ثابتة.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد