Aramızdaki ilişki yürümediği için üzgünüm ama sen anlarsın. | Open Subtitles | يؤسفني أن الأمور لم تجرِ على مايرام بيننا, لكن تفهم الوضع |
Bunu söylediğim için üzgünüm, ama beni hiçbir şey ısıramaz. | Open Subtitles | يؤسفني أن أقول لكِ أن لا شئ يقدر على هذا قط |
Üzücü haberler için üzgünüm Albay. | Open Subtitles | يؤسفني أن أكون حامل الأخبار السيئة أيها العقيد |
Böyle bitmesine üzüldüm. Ama iyi ki bitti. | Open Subtitles | يؤسفني أن الأمر انتهي لهذا، و لكنني سعيد لأنه انتهي |
Korkarım ki bu, elimizde 6 adet nükleer felaket bulunması demek oluyor. | Open Subtitles | يؤسفني أن أقول أن هذا قد يعني ست كوارث نووية بين أيدينا |
Bu şekilde emrivaki yaptığımız için çok üzgünüm umarım arkadaşlığımızı nahoş bulmazsınız. | Open Subtitles | يؤسفني أن أُدفع إليكم بهذه الطريقة آمل ألا تزعجكم رفقتنا |
Üzülerek bildiriyorum ki, İmparatorluk elçisi görevini yapmış olan, Eustace Chapuys, İspanya'ya dönüşünden kısa süre sonra vefat etmiş. | Open Subtitles | يؤسفني أن أبلغك أن يوستاس تشابويس الذي كان مرة السفير الإمبراطوري هنا, قد مات بعد عودته الى اسبانيا بقليل |
Ama önce, ne yazık ki üzgün gözüken bir çocuk görüyorum. | Open Subtitles | لكن أولاً، يؤسفني أن أرى طفلاً يبدو قلقاً |
Maalesef uyutulması gerekiyor. | Open Subtitles | يؤسفني أن أقول أنّه يجب أن يُقتل قتلا رحيما. |
Son kömürü de yaktığımızı söylemekten esef duymaktayım. | Open Subtitles | يؤسفني أن أقول، بأننا أحرقنا آخر ما تبقى من الفحم |
Size bunu söylediğim için üzgünüm efendim, ama görünüşe göre Nükleer-Football'un bir kısmı teröristlerin eline geçmiş. | Open Subtitles | يؤسفني أن أبلغك يا سيدي، ولكن يبدو أن جزءاً من الكرة النووية قد سقط في أيدي الإرهابيين |
Bunu kısa kestiğim için üzgünüm. Bu öksürükleri beni endişelendiriyor. | Open Subtitles | يؤسفني أن أقطع المكالمة ولكن هذا السعال يقلقني |
Sana bunu söylediğim için üzgünüm bu son günüm olacak. | Open Subtitles | لذا يؤسفني أن أعلمك هذا سيكون أخر يوم لي |
Bunu söylediğim için üzgünüm ama çocuk, zindandan kaçmış. | Open Subtitles | سيدي , يؤسفني أن أبلغك أن صبي الكاهن قد هرب من الحجز. |
Söyleyeceğim için üzgünüm ama bu gecelik bu kadar. | Open Subtitles | لكن يؤسفني أن أقول أن اللّيلة أفضل ما يمكن أن تكون عليها |
Kuzen Matthew, hayallerini yıktığı için üzgünüm. | Open Subtitles | يؤسفني أن أرى أن ابن العم ماثيو قد خيب آمالك |
Bazı söylentileri bildirmem gerektiği için üzgünüm efendim. | Open Subtitles | سيّدي القبطان، يؤسفني أن أبلغك بشائعات تسري بين الطاقم |
Adams'ın öldürüldüğüne çok üzüldüm ama buna şaşırdığımı söyleyemem. | Open Subtitles | النظرة، يؤسفني أن أسمع الذي آدم قُتِلَ، لكن بطريقة ما، لَستُ مُفاجئَ. |
Üvey kızının Şükran Günü'nü seninle geçirmek istememesine üzüldüm. | Open Subtitles | يؤسفني أن ابنة زوجك لم ترغب بقضاء عيد الفصح معك |
Korkarım ki cevap apaçık bir hayır idi. | Open Subtitles | يؤسفني أن أقول إن الجواب كان النفي القاطع |
Size bunu anlatacağım için çok üzgünüm ama son zamanlardaki ekonomik sıkıntı ve beklenmeyen masraflar yüzünden yetimhaneyi ay sonunda kapatmak zorunda kalacağız. | Open Subtitles | يؤسفني أن أخبركم نظراً للأزمه الإقتصاديه و الزياده المفاجئه للإنفاق ستُغلق الدار في نهاية الشهر |
Üzülerek duyurmak zorundayım ki Chicago'daki kötü hava yüzünden 909 sefer sayılı uçuş iptal edildi. | Open Subtitles | يؤسفني أن أعلن أننا سنلغي الرحلة 909 بسبب الطقس الصعب في شيكاغو |
Değerli konuklar, Üzülerek bildiriyorum ama Bay Marshall, aniden çıkan bir iş nedeniyle ne yazık ki bu gece aramızda olamayacak. | Open Subtitles | ضيوفي الأعزاء يؤسفني أن أعلن أن السيد مارشال لن يتمكن من الحضور بسبب بعض الأعمال الطارئة |
Maalesef talimatla böyle. Bütün Kategori 1'ler modüle gider. | Open Subtitles | هذه التعليمات يؤسفني أن كل الفئات الأولى سوف تذهب للوحدة |
Bay Fogg? Son kömürü de yaktığımızı söylemekten esef duymaktayım. | Open Subtitles | يؤسفني أن أقول اننا أحرقَنا أخر الفحمِ |
Zeki çocuk. Hepsinin boşa gidecek olması gerçekten çok kötü. | Open Subtitles | فتى ذكي - يؤسفني أن يضيع هذا هباء - |