| İnterpol ve FSB şu an onu arıyor. Şimdilik yapmamız gereken, menzilimize girene kadar beklemek. | Open Subtitles | والآن الإنتر بول والمباحث الفيدرالية يبحثون عنها ، لذا كل ما يمكننا فعله هو ان ننتظر حتى تظهر فى محالنا |
| Bak burada bir sürü insan onu arıyor. Fazla uzağa gidemez. | Open Subtitles | هناك كثير من الناس يبحثون عنها ولن تبتعد كثيراً |
| Ve aradıkları dosyaların bilgisayar kopyalarının artık sizde olmadığından eminler. | Open Subtitles | ولأن من المؤكد الآن لم يكن لديك نسخة من الملفات التي يبحثون عنها. |
| aradıkları kafanın nerde olduğunu biliyorum artık. Bell söyledi. | Open Subtitles | لقد عرفت مكانها، الرأس التي يبحثون عنها. |
| onu arıyorlar, ve bana söylemediler bile. | Open Subtitles | لقد كانوا يبحثون عنها . و هم لم يخبروني حتى |
| Eminim çoktan onu aramaya başlamışlardır ve buraya bakmayı akıl etmeleri an meselesidir. | Open Subtitles | أعني, أنا واثقٌ أنهم يبحثون عنها مسبقًا، وهي مسألة وقت فحسب قبل أن يخطر لهم البحث عنها هنا. |
| Ayrıca onu arayan şu ikisini gördünüz mü? | Open Subtitles | بالمناسبة ، هل رأيتم الأثنان الذين يبحثون عنها ؟ |
| Burada bir yerlerde büyük bir ganimet var ve bütün avcılar onun peşinde. | Open Subtitles | في مكان ما من هنا الجائزةالكبرى... والصيادون من جميع الأنواع... يبحثون عنها. |
| Ona Lloyd'un ve babasının onu aradığını söyle. | Open Subtitles | عندما تراها قل لها ان لويد واباها يبحثون عنها |
| Birçok adamımız onu arıyor, bulmamız an meselesi. | Open Subtitles | لدينا العديد من الرجال يبحثون عنها ستكون مسألة وقت فحسب |
| Adamlarım gece gündüz onu arıyor. | Open Subtitles | الكثير من الرجال يبحثون عنها ليلاً ونهاراً. |
| FBI onu arıyor. | Open Subtitles | رجال المباحث الفيدرالية يبحثون عنها. |
| Polisler onu arıyor. Adamlarım da sokakları arıyor. | Open Subtitles | رجالي يبحثون عنها في الشوارع كيلبورن |
| O sözde hakemlere öyle bir şey vermeliyim ki tam aradıkları şeyi ifade etmeli. | Open Subtitles | سأمنح هؤلاء المحكمين القطعة التى يبحثون عنها |
| Belki Axl ve Sue aradıkları kapsülü bulamamışlardı ama sonu çok daha iyi bitmişti. | Open Subtitles | ربما أكسل و سو لم يجدوا كبسولة الزمن الذي كانوا يبحثون عنها لكن إنتهى بهم الأمر بإيجاد شيء أفضل |
| aradıkları aracı o binanın yakınlarında bir yerlere bıraktın. | Open Subtitles | لذا أنت تركت السيارة التي يبحثون عنها بالقرب من المبنى |
| Hala onu arıyorlar. İşyerindekiler, bunu yapanın "Yarasa" olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | لا يزالون يبحثون عنها يعتقد الناس أنه من عمل "الخفاش" |
| - Hem de en kötüsünden, canım. Çok kötü adamlar onu arıyorlar. Onu bulmalıyım, onu korumak istiyorum. | Open Subtitles | الأسوأ يا عزيزي رجال أشرار جداً يبحثون عنها يجب أن أعثر عليها لأحميها |
| Öylece kaçsaydı, ailesi onu aramaya devam ederdi. | Open Subtitles | إذا هربت وحسب، سيجعل من والديها يبحثون عنها. |
| onu arayan insanlar var dışarda. Önce onu bulman gerekiyordu. | Open Subtitles | لدي أشخاص يبحثون عنها يجب أن أجدها أولاً |
| Ama Maria'yı kaybettik ve lejyonerler hâlâ onun peşinde. | Open Subtitles | عدا أننا فقدنا (ماريا) لتونا، والفيالقة ما يزالون بالخارج يبحثون عنها |
| Onu gördüğünde Lloyd'un ve babasının onu aradığını söyle. | Open Subtitles | عندما تراها قل لها ان لويد واباها يبحثون عنها |
| Ya eğer... - ...satıcılar ya da mafya parayı arıyorsa? | Open Subtitles | ماذا لو كان هناك تجّار مخدّرات أو رجال عصابات يبحثون عنها ؟ |
| Çünkü onu öldürdükten sonra hâlâ arıyorlardı. | Open Subtitles | لأنهم كانوا يبحثون عنها حتى بعد أن قتلوه |