| Odamda uyumaya alıştı. Görünüşe bakılırsa, tüm yataklarımız doldu. | Open Subtitles | لقد اعتادت على النوم في غرفتي يبدو أنه لم يعد هناك فراش.. |
| Görünüşe bakılırsa başka seçeneğin kalmadı. | Open Subtitles | يبدو أنه لم يعد لديك خيار الآن |
| Görünüşe bakılırsa, aslında bıçaklanmamış. | Open Subtitles | على ما يبدو أنه لم يُطعن أعني، لقد طُعن |
| Şehir merkezinde bulunan en lüks restorana sahip olmak yeterli değil Anlaşılan. | Open Subtitles | لديهم أفضل مطعم في وسط المدينة يبدو أنه لم يكن كافيا |
| -Senin için pek uzun sürmüyor Anlaşılan. Anahtar. | Open Subtitles | يبدو أنه لم يكن لديك فترة طويله |
| Howe onu dönüştürmekle kalmamış, adamlarını öldürmek için kullanmış. | Open Subtitles | يبدو أنه لم يتم تحويله بواسطة هاو لكن تم تحويله حرفياً تم إرساله ليقتل رفقائه |
| Görünüşe bakılırsa sadece ikimiz kalmışız tatlım. | Open Subtitles | يبدو أنه لم يعد غيرك يا عزيزتي |
| Görünüşe bakılırsa kimse Küçük J.'ye... Bir Waldorf'u kendi oyununda yenemeyeceğni söylememiş. | Open Subtitles | يبدو أنه لم يخبر أحد (ج) الصغيرة أنه لا يمكن هزيمة (والدورف) بلعبتها |
| Anlaşılan ikimiz kaldık. | Open Subtitles | . يبدو أنه لم يتبقى غيرنا يا صديقى |
| Anlaşılan iç savaş hakkında yalan söylememiş. | Open Subtitles | يبدو أنه لم يكن يكذب عن الحرب الأهلية |
| Anlaşılan eve iş getirmiyormuş. | Open Subtitles | يبدو أنه لم يأخذ واجبه الدراسي معه. |
| Anlaşılan ikimiz kaldık. | Open Subtitles | يبدو أنه لم يتبقى سوانا نحن الاثنين |
| Anlaşılan Shaft, Henry Hunter'ın eline su dökemez. | Open Subtitles | يبدو أنه لم يكن لدى"شافت" ما يدين"هنري هنتر". |
| Sadece mektuplarını vermekle kalmamış. | Open Subtitles | يبدو أنه لم يُسلّم طرود البريد فحسب |
| Konuşacak başka bir şey kalmamış gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنه لم يتبقى ما نناقشه الآن. |
| Konuşacak başka bir şey kalmamış gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنه لم يتبقى ما نناقشه الآن |