| Onu geri ara. Fikrini değiştirmek için çok geç değil. | Open Subtitles | اتصل بها مرة اخرى , لم يتأخر الوقت لتغيير رأيك |
| çok geç olmadan hastalığın eski biyolojik belirteçleri için araştırma yapmaya başlayabilecek fırsatımız var. | TED | ولدينا الفرصة للبدء في البحث عن المؤشرات الحيوية المبكرة للمرض قبل أن يتأخر الوقت. |
| Her neyse, çok geç olmadan şarkıya başlayalım. | Open Subtitles | على أي حال، أعتقد أننا سوف ننهي الأغنية قبل أن يتأخر الوقت |
| L anlaşma kırmaya çalıştı, ama ben fark edince l, l telafi etmeye çalıştı olamazdı ve ben çok geç olmadan her şeyi vermek için çalıştı. | Open Subtitles | لكن عندما لاحظت أنني لم أستطع لقد حاولت أن أقوم بالتعويض و أنا حاولت أن أهب كل مالدي قبل أن يكون قد يتأخر الوقت |
| Biliyor musunuz, geçtiğimiz 24 saat bana bir şey öğrettiyse bu da değişim için hiçbir zaman geç değildir ta ki çok geç olana kadar. | Open Subtitles | أتعلمون ؟ لو أن آخر 24 ساعة قد علمتني شيئاً فهو , لا يتأخر الوقت أبداً على التغيير |
| Hey, çok geç değil. hala Senin için oraya gitmek istediğinizden Eğer, ben can. | Open Subtitles | لم يتأخر الوقت إذا أردت أن أذهب إلى هناك من أجلك ، فأنا أستطيع |
| Kanıtlara dayanarak, ben çok geç önce kararı geri yalvarıyorum. | Open Subtitles | نظراً إلى الدليل ، أرجوكم أن تقلبوا القرار قبل أن يتأخر الوقت |
| Asla çok geç değildir, efendim. Her zaman yeni bir başlangıç yapabilirsiniz. | Open Subtitles | لم يتأخر الوقت بعد يا سيدى يمكنك التفكير فى أمور جديدة |
| Sana iyi bir baba olabilmek için çok geç değil, değil mi? | Open Subtitles | لم يتأخر الوقت على أن أكون أباً لك، أليس كذلك؟ |
| Filonun güvenliği için, çok geç olmadan Cylonun hamileliğinin sonlandırılması gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | , ولأجل سلامة الأسطول أعتقد أن حمل تلك السيلونز يجب أن يجهض قبل أن يتأخر الوقت |
| O silahı. çok geç değil. Silahı bana ver. | Open Subtitles | ضع ذلك السلاح على الأرض . لم يتأخر الوقت ، أعطني السلاح |
| Ama şanslıyım ki çok geç olmadan neleri kaybettiğimin farkına vardım. | Open Subtitles | ولكن لحسن الحظ إستطعت أن ألاحظ ما كنت على وشك أن أخسرة قبل أن يتأخر الوقت |
| çok geç olmasa da, biraz isyan etmek istedim. | Open Subtitles | إن لم يتأخر الوقت أرغب فى ان أقوم بالتمرد لبعض الوقت. |
| Oh, çok geç olmadan önce annemi ve babamı aramalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نتصل على امي و ابي قبل ان يتأخر الوقت |
| Dünya Shinobi'leri ile uzlaşmak için hala çok geç değil. | Open Subtitles | لم يتأخر الوقت بعد على التفاوض مع شينوبي الأرض. |
| çok geç olmadan ben de onu yemek için uyandırmaya gidiyordum. | Open Subtitles | كُنت على وشك إيقاها للعشاء . قبلما يتأخر الوقت |
| - ...çok geç olmadan ben de onu yemek için uyandırmaya gidiyordum. | Open Subtitles | كُنت على وشك إيقاها للعشاء . قبلما يتأخر الوقت |
| Burada oturup sigara içmek için biraz geç değil mi? | Open Subtitles | ألم يتأخر الوقت على بقائك هنا لتدخين سيجارة؟ |
| Çok da geç kalmadık aniden ortadan kaybolması için. | Open Subtitles | ولم يتأخر الوقت له .. ليختفى فقط |