Sorun yok gibi, normal normal konuşuyorlar. | Open Subtitles | أعتقد أن لا بأس بالأمر، فيبدو أنهما يتحدثان على خير ما يرام |
Onlar bir sosyal hizmetler görevlisi ile konuşuyorlar. | Open Subtitles | انهما يتحدثان إلى موظف الخدمة الاجتماعية |
-Ben Dan ve babam konuşurken duydum. -Telefonda tartışırken duydu. | Open Subtitles | لقد سمعت دان وأبي يتحدثان عندما كنا نتناقش في الهاتف |
Restauranda oturuyordum ve 2 manyak gibi konuşuyorlardı. | Open Subtitles | كنت جالساً في المطعم والمجنونان كانا يتحدثان |
Üst kattaki pencerene bakıyorum ve görünüşe bakılırsa bebeğin ve köpeğin konuşuyor. | Open Subtitles | أنا أنظر إلي نافذتك للطابق العلوي، وهناك موضوع إنه طفلك وكلبك يتحدثان. |
İşten sonra papazı görmeye katedrale gider fakat ne hakkında konuştuklarını bilmiyorum. | Open Subtitles | بعد العمل، يذهب إلى الكاتدرائيَّة .. لرؤية الكاهن لكنني لا أعرف عن ماذا يتحدثان |
Sinaps bölgesinde iki nöronun tıpkı telefonda konuşan iki arkadaş gibi bağlantılı olduğu söylenir. | TED | عند منطقة الإشتباك العصبي، يقال أن الخليتين في حالة إتصال كصديقين يتحدثان عبر الهاتف. |
Kardeşim, Chanda ve Rajkumar telefonla konuşuyorlar. | Open Subtitles | تشاندا و راجكومار كانا يتحدثان في الهاتف. |
Ben mi paranoyaklaşmaya başladım, yoksa bizim hakkımızda mı konuşuyorlar? | Open Subtitles | هل أصبحتُ شكاكة أم يبدو وكأنهما يتحدثان عنا؟ |
Dava stratejisi hakkında konuşmuyorlar, Diane'i atma hakkında konuşuyorlar. | Open Subtitles | إنهما لا يتحدثان عن استراتيجتهم في المحاكمة إنهم يتحدثون عن تنحية دايان من منصبها |
Ringin ortasında birbirleriyle konuşuyorlar. | Open Subtitles | وها هما يتحدثان مع بعضهما في منتصف الحلبة |
Aradığımız şeylerden biri de, birbirleriyle konuşurken sözsüz olarak yaptıkları şeyler. | Open Subtitles | فمن الأشياء التي نبجث عنها الأشياء الغير منطوقة التي يفعلانها عندما يتحدثان مع بعضهما |
Ailesi konuşurken duyduk ve kötü olduklarını düşünmüyor muyuz? | Open Subtitles | لقد سمعنا والديه يتحدثان ونعتقد أنهم شرّيرون؟ |
Restauranda oturuyordum ve 2 manyak gibi konuşuyorlardı. | Open Subtitles | كنت جالساً في المطعم والمجنونان كانا يتحدثان |
Pasaportlar hakkında konuşuyorlardı. Sonra birlikte çıktılar. | Open Subtitles | لقد كانا يتحدثان عن جواز سفر و بعد ذلك خرجا سوية |
Sakın annesi hakkında konuşuyor olmasınlar? | Open Subtitles | أمن الممكن أين يكونا يتحدثان عن أم مارلو ؟ |
Ne konuştuklarını duyabiliyorduk ama babam bağırana kadar sen fark etmemiştin sonra kafanı kaldırıp baktın. | Open Subtitles | وكنا نسمعهما يتحدثان ولكن لم تلقي لهما بالاً, إلى أن صاح أبي ورفعتِ رأسكِ للأعلى |
Kokteylde borsa hakkında konuşan birkaç tane ayı çiziveriyorsunuz ve komedi yaptığınızı düşünüyorsunuz. | Open Subtitles | ترسمون دبّين في حفل مشاريب يتحدثان عن البورصة وتحسبون أنكم تصنعون كوميديا. |
Birkaç gün önce, marketin orada oturmuş bekliyordum ve market sahibi ile müşterinin biri, birbirleriyle konuşuyordu. Market sahibi müşteriye İsrail'den 10.000 füze alacağımızı söylüyordu. | TED | منذ بضعة أيام كنت أنتظر بالصف في بقالة و كان صاحب المحل و أحد الزبائن يتحدثان مع بعضهم البعض وكان صاحب المحل يوضح للزبون بأننا سوف نطلق على 10,000 صاروخ علي اسرائيل. |
- Çünkü doğru. Annemle konuşurlarken duydum. | Open Subtitles | لأنها الحقيقة سمعته هو و أمي يتحدثان في هذا الأمر |
Ev sahibi kadın, birlikte geldiklerini ve hiç aralıksız konuştuğunu söyledi. | Open Subtitles | صاحبة المنزل قالت أنه أتى معه وبقيا يتحدثان |
Ama, gönderen adreslerin hepsi sahte, çift konuşmuyor ve 4 şüphelimiz de ölü. | Open Subtitles | عناوين الرد كلها مجهولة الزوجان لا يتحدثان وكل المشتبهين الأربعة قتلوا |
Az önce Shady Shin ve Viper'in konuşmalarını duydum. Meğer bize ihanet etmişler. | Open Subtitles | لقد سمعت بالصدفة لتوي شايدي شين و فايبر يتحدثان |
Yetişkinler artık. Seninle konuşmuyorlar bile. | Open Subtitles | لقد أصبحا بالغين قلت أنهما بالكاد يتحدثان إليكِ |
Şimdi Prem ve Poonam birbirleriyle konuşacak birbirlerinin düşüncelerini bilmek için | Open Subtitles | دع بريم وبونام يتحدثان مع بعضهم البعض للتعارف |