Bir yunusu havuzda yalnız tutmak USDA kurallarına aykırı değil mi? | Open Subtitles | أليس يتعارض إبقاء دلفين لوحدة بالمسبح مع قوانين وزارة الزراعة الأمريكية؟ |
Son olarak, Aydınlanma insan doğasına aykırı mı? | TED | أخيرا، هل التنوير يتعارض مع الطبيعة البشرية؟ |
Tabii, delil zinciri konusunda polis kural ve uygulamalarına ters düşmesinden ve ağır şekilde profesyonellik dışı olmasından başka. | Open Subtitles | ما عدا أنه يتعارض مع قواعد وممارسات الشرطة القياسية يما يتعلّق بالأدلّة، بالإضافة إلى أنّ هذا غير مهنيّ بالمرّة؟ |
Bunun dışındaki her şey bizim değerlerimize ters düşerdi. Çıkarlarımıza ters düşerdi. Temsil ettiğimiz insanların isteklerine ters düşerdi. | TED | أي شيء يتعارض مع قيمنا، سيتعارض مع تطلعات الشعب يتعارض مع اهتماماتنا |
Sen istediğini düşün, Teğmen. Bunda yasal bir engel yok. | Open Subtitles | يمكنك ان تعتقد ما تشاء لا يوجد قانونا يتعارض مع ذلك |
Ben, Küba lideri olmanın verdiği sorumluluğun sana imkan vermediği şeyi yapabilirim ve ayrılmamızın zamanı geldi. | Open Subtitles | # أستطيع القيـام بما يتعارض# #... مع مسـؤولياتك كرئيـس لكوبـا # # و الوقت قد ... |
Bay Gladstone'a aldığınız talimatlara aykırı hareket ettiklerinizi bana göre, çatıştıklarınızı bildireceğim. | Open Subtitles | على الاطلاق سيدى ، اننى هنا لأبلغ مستر جلادستون عن كل شئ تقوم به هذا فى اعتقادى يتعارض مع تعليماتك |
Şirket politikasına aykırı olsa da senin kökünü kazıyacağım. | Open Subtitles | يجب ان اجد لك حل جزرى حتى لو كان هذا يتعارض مع القواعد |
Şu sevgilin ve eski sevgilinin arkadaş olmaları bence bu işin doğasına aykırı. | Open Subtitles | الصديقة والصديقة السابقة كصديقين؟ أظن أنه يتعارض مع الطبيعة |
Bilim insanlarının karşılaştığı sorun, bütün bunların fiziğin mevcut kanunlarına tamamen aykırı olmasıydı. | Open Subtitles | المشكلة التي واجهها العلماء،أن هذا يتعارض تماماً مع قوانين الفيزياء |
Acı çeken insanları sadece izleyebiliyor ki bu durum yeminine aykırı. | Open Subtitles | فلقد كانت تشاهد معاناة كل هؤلاء الناس و الذي يتعارض مع ما أقسمت من أجله |
Ama asil varsayımlara ve boş jestlere dayanan ve özünde sembolik bir organizasyon olan gerçek Birleşmiş Milletler'e aykırı bir seçim. | Open Subtitles | و هذا يتعارض مع ما تمثله الأمم المتحدة نفسها منظمة رمزيه أساساً تأسست على مبادئ رفيعة |
Mahkum değiştokuşu politikasına tamamen ters. | Open Subtitles | جنرال , هذا يتعارض مع السياسات الرسمية لتبادل السجناء |
Şu anla ters düşmemesi için anılarımızı sürekli değiştiririz. | Open Subtitles | دائماً نغيّر ذكرياتنا لكي لا يتعارض الماضي مع الحاضر |
Ki bu, onun asla uyumayacağına dair olan teorime ters. | Open Subtitles | والذي يتعارض مع نظريتي بأنها لن تفعل ذلك |
Bak,... biliyorum varlığınızın son zerresine kadar size ters bir şey ama,lütfen... kan dökmemeyi deneyin? | Open Subtitles | أعرف أن هذا يتعارض مع كل ذرة من كيانك، ولكن هل يمكن أن يرجى محاولة لتجنب إراقة الدماء؟ |
Tabii, eğer bir engel yaratmayacaksa. | Open Subtitles | هذا إذا كان ذلك لا يتعارض مع أي شيء آخر. |
İnsan hakları ofisi akşam yemeğine engel olamadı. | Open Subtitles | في مكتب الحقوق المدنية لن يتعارض مع العشاء. |
Sürekli mahremiyete engel olan şeylerden bahsetmek. | Open Subtitles | أتريد أن تعرف ماذا يتعارض حقاً مع العلاقة الحميمية؟ التحدث دائماً عن الاشياء التى تتعارض مع العلاقة الحميمية |
Ben, Küba lideri olmanın verdiği sorumluluğun sana imkan vermediği şeyi yapabilirim ve ayrılmamızın zamanı geldi. | Open Subtitles | # أستطيع القيـام بما يتعارض# #... مع مسـؤولياتك كرئيـس لكوبـا # # و الوقت قد ... |
Sağlığın için iyi olmayan bir şey olduğu belli. Bilmem gereken de buydu. | Open Subtitles | من الواضع أنه شئ يتعارض مع الصحة العامة وهذا كل ما أريد معرفته |
Bazı küçük detaylarında, açık bir şekilde görebiliriz ki patent yasaları kendi maksadıyla çelişiyor yararlı sanatların ilerlemesini teşvik etmek. | TED | إنها الأجزاء الصغيرة منه، وفي هذه التفاصيل الصغيرة يمكن أن نرى بوضوح قانون البراءات يتعارض مع مقصده: لتعزيز تقدم الفنون المفيدة. |
Felç ayrıca bedenin bizi canlı saklamak için tasarlanmış iç sistemlerine müdahele ediyor. | TED | إنّ الشلل يتعارض مع أنظمة الجسم الداخليّة، والتي صُممت لتُبقينا على قيد الحياة. |