Ve şu Tinkles dangalağın teki. Çok fazla konuşuyor. | Open Subtitles | و تينكلز هذا, انه أحمق يثرثر و شعره يتساقط فى كل مكان |
Bildiğin bir şey mi var, yoksa o sadece konuşuyor mu? | Open Subtitles | هل تعلم شيئاً أم إنه يثرثر فحسب ؟ |
Baban özel hayatımız hakkında ileri geri konuşuyor mu? | Open Subtitles | والدك كان يثرثر عن حياتنا الشخصية |
- çenesi bir an durmuyor. | Open Subtitles | بل يثرثر طوال الوقت، كالعجائز المسنّات |
Jackie taraftarlarının çenesi düştü yine. | Open Subtitles | فريق جاكي بدأ يثرثر الآن |
Radyo Noel şarkıları arasında eve gideceğimizi söyleyip durdu. | Open Subtitles | ذلك الراديو يثرثر بين أناشيد عيد الميلاد أننا سنعود للديار |
Size parmak uçlarıyla gevezelik eden Dominique Strauss-Kahn ile Obama'yı göstereceğim. | TED | سأعرض عليكم دومينيك ستراوس خان عندما كان مع أوباما الذي يثرثر بأصابعه. |
Pat, Essex'in altını üstüne getirip konuşuyor ve eğer bu duyulursa, boku yedin. | Open Subtitles | بات يثرثر في جميع أنحاء (ايسكس)َ و إذا أنقلب ذلك عليك ستكون تلك نهايتك |
Adam durmadan konuşuyor. | Open Subtitles | هذا الرجل يثرثر بلا توقف |
Babasının yerine, büyüklerinin aleyhine konuşuyor. | Open Subtitles | يثرثر أكثر من والده ويقاطع كلام الكبار {\pos(190,220)} |
Ona öyle dedim çünkü çok gereksiz konuşuyor. | Open Subtitles | -أقول هذا لأنه يثرثر كثيرًا فحسب |
Gonzales fazla konuşuyor. | Open Subtitles | (جونزالس) يثرثر كثيراً ، أليس كذلك ؟ |
- Stinger fazla konuşuyor. - Doğru mu? | Open Subtitles | ـ (ستينغر) يثرثر كثيراً ـ هل هذا صحيح؟ |
- Kara, hayır... - Çok konuşuyor ya. | Open Subtitles | كارا) لا تفعلي) انه يثرثر كثيراً |
- çenesi düşüktür. | Open Subtitles | - إنه يثرثر كثيراً |
Nabil'in çenesi çok düşük. | Open Subtitles | (نبيل) يثرثر كثيرا |
Nabil'in çenesi çok düşük. | Open Subtitles | (نبيل) يثرثر كثيرا |
Onca zaman boyunca 20. yüzyıldaki hayatını anlattı durdu keşke biraz ne dediğine kulak assaydım. | Open Subtitles | كل ذلك الوقت و كان يثرثر عن حياته في القرن العشرين لو أنني فقط أعرت القليل جداً من الإنتباه |
Gece boyunca "ara sevişcaklar" kelimesini bulduğu için övünüp durdu. | Open Subtitles | أمضى الليلة و هو يثرثر عن اختراعه لكلمة "آبي تيزرز" |
O da onların aynı kişiliğin iki yarısı olduklarını ve aynı şeyleri istediklerini ama bunları elde etme yöntemlerinin farklı olduğunu söyleyip durdu. | Open Subtitles | بعدها بدأ يثرثر عن كيف أنهما نصفين من نفس الشخص وتريدان الظفر بنفس الشيء، لكن بطريقتين مختلفتين. |
Cep telefonunda gevezelik edip bana doğru gelen bir şehirli genç var. | Open Subtitles | أمامي ثرثار يتجه نحوي، يثرثر على هاتفه |
Kasırga yaklaşırken telefonda gevezelik eden ben değilim! | Open Subtitles | أجل ليس أنا من كان يثرثر على الهاتف -قبل الإعصار المفترض |