"يجب أن يعلم" - ترجمة من عربي إلى تركي

• bilmemeli
• bilmesi gerek
• bilmesine gerek
• öğrenmemeli
• biliyor olmalı
• olduğunu bilmeli
• bilmesi gerekmez mi
• iyi bilen
• her şeyle ilgilenirim

Hiç kimse geleceği hakkında bu kadar çok şey bilmemeli.
لا يجب أن يعلم أي أحد هذا القدر عن مصيره

Hiç kimse kaderi hakkında fazla şey bilmemeli.
لا يجب أن يعلم أحد الكثير عن مصيره. حسناحسنا.

Dışarıda birinin onun kim olduğunu bilmesi gerek.
أنا أعتقد أن شخصا ما بالخارج يجب أن يعلم من كان

Ama insanların onun diğerleri gibi saklanmadığını bilmesi gerek.
ولكن يجب أن يعلم الناس أنه ليس مختبئ كبقيتهم

Biz gideriz, onlar kalır başka kimsenin bilmesine gerek yok.
نحن نغادر هم يبقون لا يجب أن يعلم احد آخر

Bu çocuğun kimden olduğunu bu odanın ötesindeki kimsenin bilmesine gerek yok.
لا أحد خارج هذه الغرفة يجب أن يعلم حقيقة نسب هذا الطفل

George bunu hiç öğrenmemeli.
لا يجب أن يعلم جورج بهذا أبداً.

Cesur biri bile olsa, bu onuru bizden aldıgı için şövalye kılığında dolaşmanın cezasını biliyor olmalı.
لأى محتال يجب أن يعلم عقوبه... أرتدائه خوذة فارس حيثانهلم يعُطىالحقلهذا الشرف.

Dünya, bunun benim için kabul edilemez olduğunu bilmeli.
يجب أن يعلم العالم بأسره أنّ هذا غير مقبول منّي

- Sence Oliver'ın bilmesi gerekmez mi?
ألا تظنّ أنّ (أوليفر) يجب أن يعلم ؟

Tuvalete düşürdüğümü kimse bilmemeli.
لا يجب أن يعلم أحد أنني اسقطتها في المرحاض

Hayır, hayır. Tek kelime etme Kimse bilmemeli.
لا، لا، لا تنبس ببنت شفة لا يجب أن يعلم أحد

Bunu Başsavcı Bürosu'ndaki kimse bilmemeli. Hiç kimse!
أعني, لا أحد في مكتب الإدعاء العام يجب أن يعلم حول هذا الأمر

Faberle ilgili gerçeği ve gizliliği ihlâl edilen görev gücünü bilmesi gerek.
"يجب أن يعلم بشأن "فايبر و عن فريق المهمات الذي تم الإيقاع بِه

Bay Selfridge'in peşini bırakmadığını bilmesi gerek diye düşündüm. - Bu çok hoş.
قد كتبت للسيد (لكلير), ظننت أنه يجب أن يعلم بأن السيد (سلفريدج) لم يتخلى عنه.

Bunu bilmesi gerek.
يجب أن يعلم هذا

Bizimle bir alakan olduğunu kimsenin bilmesine gerek yok. Kimseye neler olduğunu merak etmesi için şans tanıma.
لا يجب أن يعلم أحداً عن علاقتك بنا لا تعطي لأحد الفرصة للتساؤل عما يحدث

Yiyeceği yerine koy. Burada olduğumuzu kimsenin bilmesine gerek yok.
أعد الطعام مكانه، لا يجب أن يعلم أحد أننا كنا هنا

Kimsenin bilmesine gerek yok. Başkaları adına karar vermeyi bıraktığını sanıyordum.
لا يجب أن يعلم أحد آخر، ظننتك فرغت من اتّخاذ القرارات لأجل الجميع.

İş yerinde kimse bunu öğrenmemeli.
لا أحد من المكتب يجب أن يعلم بهذا

- Aceleyle geliyor. - Ne yaptığını biliyor olmalı.
إنه قادم بسرعة - يجب أن يعلم ما هو فاعل -

Arkadaşım olmak için, kimle karşı karşıya olduğunu bilmeli.
كي يكون صديقي يجب أن يعلم مع من يتعامل

Halkımın ve ordumun kimin arkasında olduğunu en iyi bilen o olmalıdır.
يجب أن يعلم مع أى جانب يقف شعبى وجيشى..

Ben her şeyle ilgilenirim.
برانكو لا يجب أن يعلم سأقوم باتمام الصفقه