Konsolosu görmek zorundayım. | Open Subtitles | أنا يجِب أن أصل إلى القنصلية ماذا نَفعل هنا؟ |
Hanımefendi, bu düşüncenize karşı çıkmak zorundayım. | Open Subtitles | سَيِدتِي؟ يجِب أن أعَترض حَقاً |
Herşeyi kendim mi yapmak zorundayım? | Open Subtitles | يجِب علي عمل كل شيء هنا بنفسي؟ |
Evet, deli gibi büyüyorlar bu yüzden talebi karşılamak için daha fazla jet almak zorundalar. | Open Subtitles | لذا هم يجِب أَن يشتروا طائرات أكثر لكي يستطيعوا تغطية الإحتياج الآن دعوني أَسألكم يا أولاد سؤال مجنون |
Evet, deli gibi büyüyorlar bu yüzden talebi karşılamak için daha fazla jet almak zorundalar. | Open Subtitles | نعم، وهم ينمون بشكل جنوني لذا هم يجِب أَن يشتروا طائرات أكثر لكي يستطيعوا تغطية الإحتياج |
Ya şunu ya bunu yapmak zorundayım. | Open Subtitles | يجِب أَن أفعل هذا، ويجب أَن أفعل ذلك |
Bunu yapmak zorundayım. | Open Subtitles | يجِب أن أفعلها. |
Bunu yapmak zorundayım. | Open Subtitles | يجِب أن أفعلها. |
Gitmek zorundayım. | Open Subtitles | يجِب أن أذهَب |
Somonların çoğu ayıları atlatarak nehrin yukarısına ulaşıyor ama şimdi de kurt tehlikesini geçiştirmek zorundalar. | Open Subtitles | معظم اسماك السلمون تنجح في الصعود عكس المجرى متجاوزة الدببة، لكن الآن يجِب عليهم أن يعدو فوق الذئاب. |
- Hepsi Kral'ın İngiliz Kilisesi'nin başı olduğuna dair genelgeye yemin etmek zorundalar. | Open Subtitles | - يجِب عَلى الجمِيع أن يُقسِمو عَلى اليَمِين بِأن المَلِك هُو رئِيس الكَنيسَه الانجِليزِيه |