Hayalci çocuk sınıfın en arkasında oturuyor, camdan dışarı bakıyor. | Open Subtitles | لعب دور الطفل الحالم في نهاية الفصل , يحدق بالنافذة |
Hayalci çocuk sınıfın en arkasında oturuyor, camdan dışarı bakıyor. | Open Subtitles | لعب دور الطفل الحالم في نهاية الفصل , يحدق بالنافذة |
Paranoyak olmayacağımı söyledim ama şu adam bize mi bakıyor? | Open Subtitles | اقنعت نفسي اني موسوِس، لكن، هل هذا الشخص يحدق فينا؟ |
Cansız bir kadın kollarında bir deri bir kemik kalmış çocuğuyla yerde yatıyordu. Ve sadece aciz bir şekilde annesinin yüzüne bakıyordu | TED | رأيت إمرأة لا حياة فيها، مستلقية على الأرض وطفل هزيل بين ذراعيها يحدق بعجز إلى وجه أمه |
Bu 36 numaralı tübe bakıp, belleğin neden odaklanmadığını anlamaya çalışan bir mühendis. | TED | هذا مهندس يحدق على الأنبوب رقم 36 محاولا اكتشاف سبب عدم تركز الذاكرة |
Kafasını şarap kadehinden kaldırınca odanın karşı tarafından kendisine bakan Ölümü görür. | Open Subtitles | ينظر من على النبيذ ، ويرى الموت يحدق في وجهه عبر الغرفة |
Bazen onu geç saatlerde, ofisinde o şeye bakarken bulurdum. | Open Subtitles | بعض الأحيان أراه في وقت متأخر في مكتبه يحدق بها |
Sanki kendime ve etrafımdaki herkese zarar verecekmişim gibi bana bakıyor. | Open Subtitles | إنه يحدق بي وكأنني أشكل خطراً على نفسي وعلى من حولي |
Haber spikeri size yüzünde tuhaf bir bakışla bakıyor | TED | الآن، يحدق مذيع البرنامج الحواري إليك ، و الدهشة مرسومة على وجهه، |
Burada bir iş yapıyorum, o da ne yaptığıma bakıyor. | TED | الآن أنا أقوم بهذا الفعل, وهو يحدق متفحصاً. |
Hulk bize bakıyor şu anda, suratını ekşitmiş biraz. | TED | فهو كما ترون يحدق ولديه تكشيرة على وجهه |
Jephro, saygısız bir adam Bayan Hunter'e bakıyor. | Open Subtitles | جيفرو ,هناك شخص وقح كان يحدق الى الانسة هنتر. |
O sersem Buck Morton neye bakıyor? | Open Subtitles | بحق الجحيم في ماذا يحدق ذلك الخاسر بوك مورتن؟ |
Çünkü orada ucuz bir takım elbise, ince bıyıkları ile bana bakıyordu. | TED | لأنه كان واقفا في بدلة رخيصة ، وشارب رفيع ، يحدق في وجهي. |
Geçen gece uyuyordum. Uyandım, bana bakıyordu. | Open Subtitles | كنت نائمه تلك الليله وعندما استيقظت وجدته يحدق بى |
Hayır ama tüm gün herkese kötü kötü bakıp durdu. | Open Subtitles | لا ولكن كان هنا طوال الصباح يحدق في الجميع،بشكل غريب |
İki saattir oradan bana Bambi gibi bakan arkadaş kim? | Open Subtitles | من صديقي هذا الذي ظل يحدق بي طوال الساعتين الماضيتين؟ |
Onu birkaç kez göğüslerime bakarken yakalım ama sorun değil. | Open Subtitles | أعني، أصطاده يحدق بثدييّ بين فترةٍ وأخرى لكن لا بأس |
Miranda odadaki her kadının yanındaki erkeğe baktığını fark etti. | Open Subtitles | أدركت ميراندا أن كل امرأة كان يحدق في تاريخ لها. |
Öteki eli gözleri üstünde, şöyle resmimi yapmak ister gibi baktı yüzeme. | Open Subtitles | واخذ يحدق فى وجهي تحديقا شديدا كانما يريد ان يرسمه |
Londra'nın kalbinde, bir trende, bir kırın ortasında dev bir volkanın kenarında dünyanın en büyük kilisesinde sütunları sayarak ve Çarmıha gerilmiş İsa'ya bakarak. | Open Subtitles | كان يصل إلى حافة بركان ضخم وفى قلب أكبر كنيسة فى العالم حِساب الأعمدةِ يقف يحدق فى الصليب |
Babam, Drakula'nın inini bulmak için saatlerce o tabloya bakardı. | Open Subtitles | أبي كان يحدق بهذه الخريطة لساعات طويلة محاولاً إكتشاف مخبأه |
Ve Cadı Başı Bulutsusu, dev yıldızlardan oluşan gözleriyle uzaya öfkeyle bakar gibidir. | Open Subtitles | وسديم رأس الساحرة، بشراسة يحدق في الفضاء مع عيون مصنوعة من نجوم عملاقة |
Çöpü çıkardığım tüm zamanlarda orada oturup beni izliyor. | Open Subtitles | طوال الوقت كُنت اخرج القمامة كان يجلس هناك هكذا يحدق بي |
Diğer bölümler ne zaman daha fazla bütçe talep etse, Ron onlara dik dik bakmaya başlar tâ ki isteklerini geri alana kadar. | Open Subtitles | في كل مرة الأقسام الأخرى تطلب لمزيد المال هو يحدق فيهم حتى يتراجعون |
Zıt duyguların ani bir iç fırtınasındayım. Öfke ve aşağılanmanın birleşimiyle terler içinde kalıyorum. Sanki bütün mağaza bana bakıyormuş gibi hissediyorum, | TED | أتصبب عرقاً ناتجاً عن الغضب والشعور بالإذلال، أشعر بأن كل المتجر يحدق بي، وفي نفس الوقت أشعر بأني خفية. |
Brian, niye Quagmire'ın camından bakıyorsun? | Open Subtitles | بريان، ماذا تفعل يحدق في نافذة المستنقع ل؟ |