Sanırım her yerde onları yanlarında taşıyorlar. | Open Subtitles | اعتقد انهم يحملونها معهم في أي مكان |
Sanırım her yerde onları yanlarında taşıyorlar. | Open Subtitles | اعتقد انهم يحملونها معهم في أي مكان |
Bunlar emilir ve taşıdıkları enerji ısıya dönüşür. | TED | يتم امتصاصها وتتحول الطاقة التي يحملونها إلى حرارة. |
taşıdıkları Goa'uld larvalarının iyileştirici etkileri sayesinde ordu neredeyse kurşun işlemez hale geliyor. | Open Subtitles | جيش منيع تقريبا مع القدرات الهائلة ليرقات الجواؤلد التي يحملونها |
Ne kadar mal taşıdıklarını görsen inanmazsın. | Open Subtitles | .لا يمكنكِ بأن تصدقي كمية المخدرات الذي يحملونها |
Hayır, üzerlerinde taşıdıklarını sanmıyorum. | Open Subtitles | ،كلاّ .لا أظن أنهم كانوا يحملونها |
Ondan sonraki yedi sene boyunca her sene birisi ortadan kayboldu ve onlardan geriye kalan tek şey kaçırılma sırasında yanlarında taşıdıkları kişisel bir eşyaydı-- ...bir çanta, bir oyuncak, bir kitap gibi. | Open Subtitles | في السنوات التالية وكل عام يختفي أحد ما الممتلكات الشخصية التي يحملونها في حينها.. |
Ama insanlara taşıdıkları en önemli üç şeyin ne olduğunu sorarsanız -- kültürler, cinsiyet ve bağlam farkı olmaksızın -- çoğu insan anahtarlar, para ve eğer sahiplerse, bir cep telefonu diyeceklerdir. | TED | لكن إذا سألت الناس عن أهم ثلاثة أشياء يحملونها معهم -- بغض النظر عن الثقافات والنوع وعبر السياقات-- معظم الناس سوف يقولون أنهم يحملون معهم مفاتيح ونقود وهاتفًا محمولا إذا كان يملكونه. |