"يخبرونك" - ترجمة من عربي إلى تركي

• söylerler
• söyler
• söylüyorlar
• söylemiyorlar
• diyorlar
• söylemezler
• anlatmazlar
• bahsediyorlar
• söylemediler
• söylemedikleri

Ne yapacağını, ne düşüneceğini, ne hissedeceğini söylerler hep.
، يخبرونك بإستمرار بما تفعله و بما تعتقده و بما تشعر به

Oh, kesinlikle. insanlar nasıl giyineceğini nereye gideceğini söylerler.
أوه، بالتأكيد. أناس يخبرونك أين تذهب وماذا تلبس

Onlar sana neyin güzel, neyin çirkin olduğunu söyler. Sence bu farklı mı?
يخبرونك بما هو جميل وما هو ليس كذلك، فما الفرق؟

İyi iş yaptığınızı çok erken söylüyorlar, halbuki pozitif dönüş yapmadan önce biraz daha bekleseler daha iyi şifreleriniz olabilir.
حيث يخبرونك أنك تقوم بعمل جيد باكرًا ولو انتظروا قليلًا قبل إعطائك هذه النتيجة الإيجابية قد تمتلك كلمات مرور أقوى

Ama ayrilabilir kimlik gözünün o 8 gözden biri oldugunu söylemiyorlar. Kabus gibi.
لكنهم لا يخبرونك أن البطاقة تشغل مكان واحد منهم، إنه كابوس

Hareket etmese bile size araba kullanın diyorlar çünkü herkes bir araba kullanıyor.
يخبرونك أن تقودين سيارات لا يمكن حتى أن تتحرك لأن كل شخص آخر يقود واحدة منهم

Onların duvarda 12 diplomaları var ve sana hiçbir şey söylemezler.
لديهم إثنتي عشرة شهادة على الحائط. ولا يخبرونك بشيء. إنس هذا.

Ama hiçbiri, onca yumruk yiyerek ödedikleri bedeller ile ilgili hiçbir şey anlatmazlar.
لكن، لا يخبرونك مطلقاً عن الثمن الذي دفعوه و هم يتلقون كل تلك الضربات على الرأس

Sana onurdan, suçların affından krallığı korumaktan bahsediyorlar ama aslında olay kürek sallamak.
لقد كانوا يخبرونك عن الشرف، والعفو عن الجرائم، وحماية الحيز، ولكن التجريب هو حقاً أغلب هذا الأمر

Çok şey söylerler, fakat, asla iyi olup olmadığını söylemezler.
,يقولون الكثير ولكن لا يخبرونك اذا كانت جيده

Saf bir çocukken size dünyanın, iyi ve kötü adamlardan ibaret olduğunu söylerler.
عندما كنت طفلاً بروح منفتحة كانوا يخبرونك أن العالم يحتوي على رجال اخيار وأشرار

Dinler size ne yemeniz gerektiğini, ne zaman dua edeceğinizi, adına insan dediğimiz bu kusurlu çamura şekil verip ilahi varlıklara nasıl benzeteceğimizi söylerler.
.. يخبرونك ما تأكل ، متى تصليّ وكيف لهذا الكائن الناقص الذي نسميه إنسان بإمكانه تكريس نفسه لميول ديني

Normalde, insanlara sana sorunların hakkında konuşmanı söyler.
عادةً، الناس يخبرونك أن تتحدثي عن مشاكلك

Çünkü, çoğu insan, genellikle Orta Doğu'ya neden gittiğini söyler.
لأن معظم الناس يخبرونك عن سبب زيارتهم للشرق الأوسط و ..

Bir sebepten dolayı insanlar sana bilmelerini istemedikleri şeyler söylüyorlar. Bu şaka değil.
الناس يخبرونك أشياء هم لا يريدون أن تعرفيها هذه ليست نكتة

Bir bakıyorsun, barda içerken, çocuklarının doğduğunu söylüyorlar.
في دقيقة واحدة , انت في الحانة ومن ثمّ يخبرونك بان أطفالك قد ولدوا

Ama rozeti verirken, boğazına kadar boka batacağını söylemiyorlar insana.
ولكن أتعلمين شيئاً؟ إنهم لا يخبرونك عندما يسلموك تلك الشارة، بكمّ المشاكل والقذارة التي ستضطرين لخوضها.

Gey kartını aldığında, artık memelerin anlaşmadan kalktığını söylemiyorlar.
انظر, إنهم لا يخبرونك حين تصبح شاذاً أن النساء مستبعدون

Bu adamlara sorsanız "Bu bizim geleneğimiz, kültürümüz." diyorlar.
الصيادون الذين يفعلون ذلك "يخبرونك: "هذا عُرفُنا "هذه ثقافتنا"

İnsanlar, nasıl hissettirdiğini sana anlatmazlar.
الأشخاص لا يخبرونك حول شعوره

Reklamlarda dünyayı ve tüm bu saçmalıkları görmekten bahsediyorlar.
في الإعلانات يخبرونك حول اكتشاف العالم وعن ذلك الهراء

Benimle dalga geçiyorsun. söylemediler mi sana?
أنت تمزحي معي ألم يخبرونك ؟

Kamu hizmetinde söylemedikleri tek şey ne biliyor musun?
تعرف الشيء الواحد هم لا يخبرونك حول عمل الخدمة الإجتماعية؟