| Çocukken elini halıya sürtüp de hiç statik elektrik elde etmedin mi? | Open Subtitles | ،عندما كنتِ طفلةً هل سبق وفركتِ يدكِ على السجادة وصنعتِ كهرباء ساكنة؟ |
| Tıpkı evlenirken elini bana verdiğinde... hayatımın en güzel günü olduğu gibi. | Open Subtitles | تماما مثلما كان أفضل يوم في حياتي حين أعطيتني يدكِ عند زواجنا |
| Bana elini ver... ve benimle gel... kendin olarak... harika olana doğru. | Open Subtitles | أعطني يدكِ وتعالي معي.. إلى خارج نفسكِ.. |
| Elin duvarda kaldığı müddetçe dışarıya çıkarsın. | Open Subtitles | طالما أبقيتِ يدكِ على الجِدار ستخرجينَ منها |
| Dün öğleden sonra hapishaneye giderek el çantanızı görmek istedim. | Open Subtitles | لذا بعد ظهيرة الأمس ، ذهبت للسجن لرؤية حقيبة يدكِ |
| eline bulaşırsa, dikkat et, kötü yakar. | Open Subtitles | لو حدث ولمس يدكِ , فإحترسي إنه من الحروق السيئة |
| Ama cevabını bildiğin bir soru olursa elini kaldır, tamam mı? | Open Subtitles | لكن إن كنتِ تعرفين الإجابة، فقط إرفعي يدكِ. |
| İçeriye girdiğin anda, elini duvara dayarsın, ve yürümeye başlarsın. | Open Subtitles | حسناً، في اللحظَة التي تدخلينَ فيها تضعينَ يدكِ على الجِدار و تمشين |
| Her zaman doğumhanede elini tutmayı düşünmüşümdür. | Open Subtitles | لطالما أعتقدت أنني سأمسك يدكِ في غرفة الولادة |
| Nasıl yaralandığını öğrenene kadar elini hareket ettiremezsin. | Open Subtitles | لا يمكن وضع يدكِ في مريض عندما لا تعرفين ما سبب جرحه . و لا تضعي يدكِ داخل مريض من الأصل |
| elini ver... görmen gereken harika bir şey var. | Open Subtitles | . . اعطني يدكِ عليّ أن أريكِ شيئاً رائعاً |
| Acımaya başlayınca elini çıkart lütfen. | Open Subtitles | اسحبي يدكِ عندما تشعرينبأنها بدأت تؤلمكِ , من فضلكِ |
| Ders çalıştığın için elini yaktığını duydum. | Open Subtitles | سمعت أنكِ أحرقتِ يدكِ لأنكِ كنتِ تذاكرين؟ |
| Her şeyi doğru anladığımdan emin olmak için, elini nasıl... | Open Subtitles | , لأحرص أنني أوضحت كل شئ بدقة . . أنتِ أحرقتِ يدكِ |
| elini, sınavından kurtulmak için mi yaktın? | Open Subtitles | هل أحرقتِ يدكِ حتى لا تذهبين إلى الاختبار؟ |
| Geçen pazar, sürekli elini kaldırıp durman.. | Open Subtitles | حسناً، الأحد الماضي، حينما ظللتِ .. ترفعين يدكِ |
| Bilirsin, Elin içinde, ağzının içinde ve sanki bir kova mikrop gibi. | Open Subtitles | بالاضافة، أنا مصاب بالتهاب الحلق , و لو وضعتِ يدكِ فيه ثم في فمك |
| Tıp kayıtlarındaki el yazısı belli ki bir doktora ait değil çünkü bu yazı okunabiliyor. | Open Subtitles | وعندما خرجتِ لعينة البول، نظرتُ داخل حقيبة يدكِ |
| Annen, eline silah tutuşturup kalbine da kötülüğü zerk etti. | Open Subtitles | والدتك.. أعطتكِ مسدس في يدكِ والعتمة في قلبك |
| Sağ elinizi ekranın üzerine koyun. | Open Subtitles | لحذفكِ كمشتبه بها. فقط ضعي يدكِ اليُمنى على الطاولة. |
| Ama burada seninleyken Ellerini tutup, gözlerinin içine bakarken doğru şeyi yaptığımızı biliyorum. | Open Subtitles | لكن جلوسي معكِ مسك يدكِ والنظر في عيونكِ أعرف بأن ذلك حقيقي |
| Bu şey kemiklerini o kadar kırılgan yapıyor ki sabah giyinirken Kolunu kırabilirsin. | Open Subtitles | هذا يجعل عظامك هشه جداً بأن قد تكسرين يدكِ عندما تستعدين للأرتداء في الصباح |
| elini koy şuraya ve kediye ilaç veriyormuş gibi tut boğazını. | Open Subtitles | ضعِ يدكِ هنا بالضبط و أمسكِ حنجرته مثل عندما تعطين الحبوب للقطة |
| Sonra da seni bulduk, elinde bu yanık vardı. | Open Subtitles | وعندها وجدناكِ هناك وكان ذلك الحرق على يدكِ |
| Ya elinin tersi bu sayfaya dokuyorsa? | Open Subtitles | ماذا لو كانت مؤخرة يدكِ تلمس هذه الصفحة؟ |
| Zaten ellerin kan içinde, bir kişiden daha ne çıkar? | Open Subtitles | يدكِ ملطّخة بدمِ الكثيرين بالفعل، فماذا تعني حياة واحدة أخرى؟ |