Siyah saçlı. Puro içiyor ve genellikle hasır şapka giyiyor. | Open Subtitles | شعره أسود ويدخن سيجارا وغالبا ما يرتدى قبعة من القش |
Kız arkadaşın hiç giymediğin, orijinal Zemeckis onaylı "Geleceğe Dönüş" tişörtünü giymiş. | Open Subtitles | ولكن صديقتك تلبس حالياً الذى لم يرتدى من قبل قميص العوده للمستقبل |
Bu iblis kafasına, bağırsaktan yapılmış bir çelenk takıyor. | Open Subtitles | هذا الشيطان يرتدى إكليل من الأمعاء حول وجه |
Koyu bir takım elbise giyiyordu ve yüzünde o kadar olgun, o kadar derin bir acı vardı ki ona zor bakıyordum. | Open Subtitles | ،كان يرتدى بزة غامقة و على وجهه رأيت الحكمة و ألم قديم و عميق حتى أنني لم أستطع النظر إليه مباشرا ً |
İskender'den sonra ilk kral, bu tacı takan ilk kişi. Tam iki bin iki yüz... | Open Subtitles | أول ملك منذ الإسكندر وأول من يرتدى تاجه خلال 2200 و |
Çözmemiz gereken tek sır, ne yapacağımızı neden atkı takmış bir çük kafanın söylediği. | Open Subtitles | الشىء الغامض الوحيد هنا لماذا نأخذ اوامرنا من احمق يرتدى لفافة حول رقبته |
Silah kullanıp, bu kıyafetleri giyip insanları rehin alan bir erkek mi? | Open Subtitles | رجل حقيقى, من يحتاج لاستخدام سلاح من يرتدى هكذا ويُبقىَّ الناس سجناء |
Buradaki güneş gözlüğü takıyordu ve keçi gibi kokuyordu. | Open Subtitles | هذا الشخص كان يرتدى نظارة شمسية وتفوح منه رائحة الماعز |
Ve pamuklu bir mont giyiyor çünkü bilirsiniz işte... Hava buz gibi. | Open Subtitles | وهو يرتدى معطف فراء لأن الجو , انت تعرف , بارد جدا |
Ve pamuklu bir mont giyiyor çünkü bilirsiniz işte... Hava buz gibi. | Open Subtitles | وهو يرتدى معطف فراء لأن الجو , انت تعرف , بارد جدا |
Tulum giyiyor ve büyükçe bir sigara içiyordu. | Open Subtitles | لقد كان يرتدى حُله أنيقه و يـدخن سيجـاراً ضخـماً |
Bir paradoksla sarılıp 2 bin dolarlık takım giymiş bir muamma. | Open Subtitles | هو شخص غامض مُتناقض يرتدى بدلة تُقدر قيمتها ب 2000 دولار |
Orada seni kaldırımın kenarında yaka uçları kırmızı olan, koyu siyah palto giymiş bir arabacının sürdüğü küçük bir araba bekliyor olacak. | Open Subtitles | حيث ستجد عربة صغيرة تنتظرك هناك يقودها زميل يرتدى جاكيت اسود ثقيل, بياقة بها احمر. |
Peşimize düşen polis. Dünya içindeki haç rozeti takıyor. | Open Subtitles | الشرطى الذى يطاردنا فهو يرتدى صليبا فى هذه المنطقه |
Bak, o da aynı tür isim kartı takıyor. | Open Subtitles | انظرى ، انه يرتدى نفس النوع من بطاقة الاسم |
Koyu bir takım elbise giyiyordu ve yüzünde o kadar olgun, o kadar derin bir acı vardı ki ona zor bakıyordum. | Open Subtitles | ،كان يرتدى بزة غامقة و على وجهه رأيت الحكمة و ألم قديم و عميق حتى أنني لم أستطع النظر إليه مباشرا ً |
Şu çıngırakları olan şapka takan... - Ve küçük... | Open Subtitles | تشبه ذلك الذى يرتدى القبعة و الأجراس و ـ ـ |
Ve ayrıca babam mutfak önlüğü takmış. Bu da aynı kategoriye giriyor. | Open Subtitles | . بالأضافة , أبى يرتدى مريلة . و هو نفس الشئ |
Hayır. Cadılar Bayramı çok saçma. Kostüm giyip olmadığın biri gibi davranmak falan. | Open Subtitles | مستحيل فعيد القديسين سخيف الجميع يرتدى زياً تنكريا ً ويدعى انه شخص آخر |
- Yağmurda güneş gözlüğü takıyordu. | Open Subtitles | نعم كان يرتدى نظارة شمسية في اثناء هطول المطر لماذا لم تقتله اذن؟ |
Bu adam buraya sürekli gelir, beyaz kısa bir palto giyer. | Open Subtitles | ثمة رجلاً يأتى هنا كثيراً، وهو يرتدى بلوفر قصيراً من الصوف في الواقع.. سترة |
Fotoğraftaki adam bir rozet ya da üniforma giymiyor. Sizden biri değil mi ? | Open Subtitles | الرجل الذى فى الصورة لا يرتدى شارة أو زى رسمى ، إنه ليس أحد رجالك ؟ |
Bitirdiğimde, daha çok bir Şerif gibi giyinmiş yaşlı bir Albay... | Open Subtitles | عندما أنتهيت قال عقيد عجوز : يرتدى مثل مأمور شرطة |
Görünüşünü, ne giydiğini falan. | Open Subtitles | ماذا يشبه ماذا كان يرتدى .. و هكذا |
Ateş eden sarı saçlı, koyu renk ceketli. Şu an alt katta. | Open Subtitles | القاتل أشقر،و يرتدى سترة غامقة انه فى الطابق السفلى |
Asla şapka takmaz. | Open Subtitles | لا يرتدى قبعة أبدا |
Paten kayanların kask takması gerekir, ayrıca buz da asfalt kadar serttir. | Open Subtitles | من يركب الزلاجة يرتدى خوذة والثلج صلب مثل الأسفلت |