Eğer ona istediği başka bir şey verirseniz. | Open Subtitles | إذا ما أعطيته شيء أخر يرغب به قلبه |
Eğer ona istediği başka bir şey verirseniz. | Open Subtitles | إذا ما أعطيته شيء آخر يرغب به قلبه |
Burada olan şu, ortadaki amaçsız seçenek kimse onu istemediği için amaçsızdı. | TED | الذي كان يجري كان أن الخيار الذي كان بلا فائدة، في الوسط، كان بلا فائدة بالطريقة التي لم يرغب به أحد. |
Kimsenin istemediği bu tatil için çok uğraştım. | Open Subtitles | حاولت جاهدة من أجل هذا العيد العائلي المثالي والذي لم يكن يرغب به أحد |
Böylece sizin için özel olan kişiye ne isterse alabilirsiniz. | Open Subtitles | بوسعك الحصول لشخص مميّز في حياتك كلّ شئ يرغب به |
Brian Finch, insanların istediği, ya da ihtiyacı olduğu kahraman değil. | Open Subtitles | براين فينتش ليس البطل الذي يرغب به الناس او يرغبون به |
onun istediği dişler değil. Onların içindeki hatıraları istiyor. | Open Subtitles | لم تكن الأسنان ما يرغب به بل كان يريد الذكريات التي بداخلها |
Çok çaba sarf ettin. Bir çocuğun isteyebileceği en iyi baba oldun. | Open Subtitles | لقد بذلت ما بوسعك" "أنت افضل أب يمكن أن يرغب به الولد |
Parazit, ona istediği şeyi veriyor şu anda. | Open Subtitles | إنها تعطيه ما يرغب به |
Ailemin kanı bu topraklar için döküldü, Bay Bohannon kimsenin istemediği bu bakir topraklarda burayı tırnağımızla yaptık. | Open Subtitles | ،عائلتي نزفت لأجل هذه الأرض سيد بوهانان وقد نحتنا هذا المكان من الخلاء الذي لم يرغب به أحد |
Ailemin kanı bu topraklar için döküldü, Bay Bohannon kimsenin istemediği bu bakir topraklarda burayı tırnağımızla yaptık. | Open Subtitles | ،عائلتي نزفت لأجل هذه الأرض سيد بوهانان وقد نحتنا هذا المكان من الخلاء الذي لم يرغب به أحد |
Anlaşmanın benim kısmına düşen kısmını söylemek seni, onun en baştan beri istemediği bu birleşmeye karşı olmanı sağladı. | Open Subtitles | بإخباره لكِ عن علاقتي بهذه الصفقة حتى يجعلكِ تنقلبين على هذا الإندماج لم يكن يرغب به منذ البداية |
Tabii ki. Herkes ne isterse onu yapmalı. Kiliseye bir ayı götür. | Open Subtitles | ،طبعاً ، على الجميع القيام بما يرغب به أخذ دُب إلى كنيسة ، قراءة كتاب بقدماك |
Ben en iyi babayım ve canın ne isterse satın alabilirim. | Open Subtitles | أنا أفضل والد على الإطلاق، وسوف أشتري أيّ شيء يرغب به قلبكِ الصّغير |
Evde de, babam istediği birşeyi düşünüyordu. | Open Subtitles | نعود للمنزل. والدي كان يفكّر بشيء يرغب به كثيراً |
Tek istediği fark edilmekmiş. Tam da o anda kurutucunun sıcaklığını teninde hissetmiş. | Open Subtitles | وأنّ جلّ ما كان يرغب به هو أن يُلاحظ عندها شعر بحرارة المجفف على جلده |
onun istediği dişler değil. Onların içindeki hatıraları istiyor. | Open Subtitles | لم تكن الأسنان ما يرغب به بل كان يريد الذكريات التي بداخلها |
Belki kurbanda onun istediği bir şey vardı. | Open Subtitles | ربما الضحايا كان لديهم شيء يرغب به |
Bizde olup da insanların isteyebileceği bir şeye sahip olmak için son şansımızdı. | Open Subtitles | كانت فرصتنا الوحيدة للحصول على شيء قد يرغب به الآخرون. |
Eğer seni yanlış değerlendirmediysem, Lee Adama'nın vicdanını rahatsız etmesini isteyebileceği bir şey değil bu. | Open Subtitles | الآن ما لم أكن قد أسأت تقدير شخصيتك كثيراً , فإن ذلك ليس الشيء الذى يرغب به (لى أداما) بضميره |