ويكيبيديا

    "يستطيع أن" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • edebilir
        
    • bizi
        
    • olabilir
        
    • veremez
        
    • bile
        
    • edebilecek
        
    • edemez
        
    • bize
        
    • onu
        
    • seni
        
    • alabilir
        
    • yapabilir
        
    • edecek
        
    Bu iyi görünmüyor efendim. Bu adam bizi dava edebilir. Open Subtitles هذا لا يبشر بالخير ياسيدى، هذا الرجل يستطيع أن يقاضينا..
    Leonard çok sevimli olabilir. Yeşilin o tonundan nefret eder. Open Subtitles ليونارد يستطيع أن يكون محببا اٍنه يكره خيال اللون الأخضر
    Bir sineğe bile zarar veremez. Open Subtitles إنظروا إليه. هو لا يستطيع أن يآذي ذبابة.
    Eğer bunu en yakın arkadaşım bile kabul edemiyorsa bir kadın nasıl eder? Open Subtitles إذا كان صديقي لا يستطيع أن يتقبل ذلك كيف سأتوقع بأنه تتقبله إمرأة؟
    İstedikleri an, birilerini rahatsız edebilecek kadar iyi mevkilere yerleşmiş durumdalar. Open Subtitles شخصٌ في رتبة عالية, يستطيع أن يطلق سراح الكلاب, متى أراد
    Bu yaşta bırak vuruş yapmayı ilk kaleyi bile idare edemez. Open Subtitles هل يستطيع أن يتولى القاعدة الاولى في سنة.. ناهيك عن الضربة؟
    Radar her yer temiz diyor. Artık bize hiçbir şey dokunamaz. Open Subtitles يقول الرادار إن الطريق سالكة لا شىء يستطيع أن يمسنا الآن
    Acaba içinizden biri bana şatonun yolunu tarif edebilir mi? Open Subtitles أيها الناس اللطفاء يستطيع أن يرشدني للوصول إلى القصر ؟
    Tam bir hiçlikten bunu çıkartabilir, yoktan var edebilir. TED يستطيع أن يخلق من العدم المطلق. خلق من العدم.
    "Ayakta kalmayı başarıp, azimli ve karalı mücadele edebilir mi?" Open Subtitles الذي يستطيع أن يقف بشموخ و يسعى الى التوحد بعزيمة و تصميم
    bizi kullanıp onun sorunlarını çözmesinde yardımcı olduktan sonra bizi ıskartaya çıkarabileceğini sanıyor. Open Subtitles إنه يعتقد أنه أذكى منا هو هو يعتقد أنه يستطيع أن يستغلنا وينبذنا
    Başarı bizi motive eder, ama neredeyse kazanmak süregelen bir arayışta bizi ileriye götürebilir. TED إن النجاح يحفزنا، و لكن النجاح الوشيك يستطيع أن يحثنا على عمل دؤوب.
    Hakkınız var Madam Guérin. Sizi anlayamıyor olabilir ama onunla mümkün olduğunca konuşmalıyız. Open Subtitles سيدة غيران، إنه لا يستطيع أن يفهمك لكن علينا التحدث إليه كلما استطعنا ذلك
    Evet, sadece kimse bunu nasıl olacağına karar veremez. Open Subtitles أجل، فقط لا أحد يستطيع أن يُقرر على كيف ذلك قد يحدث.
    Kardinal, Papa'dan bir evlilik fehsi temin edebilecek olan tek kişi. Open Subtitles الكاردينال هو الشخص الوحيد الذي يستطيع أن يحقق الانفصال عن البابا.
    Eğer beraberinde kutsal kanla dönerse, onun neler yapabileceğini kimse tahmin edemez. Open Subtitles إذا مكاسب الوصول إلى سانجر المقدس أنه يستطيع أن يفعل أي شيء
    bize hiçbir şey vermeden, söylediklerimizin hiçbirine kulak asmadan, üzerimizde kendi yasalarını yürütebiliyorlar. Open Subtitles هو لا يستطيع أن يدفعنا لشيء ويمرر قوانينه دون الإصغاء لكلمة واحدة نصيغها
    Bay Schindler ne isterse, onu yapabilir. Çok vasıflı işçidir. Open Subtitles يستطيع أن يفعل ما يطلبه السيد شندلر هو ماهر جدا
    Daha zamanı bile söyleyemiyor. - Kendisi istedi, seni hödük. Open Subtitles لا يستطيع أن يخبر بالوقت حتي لقد طلبها, ايه الاحمق
    Jack parası ile bir kalem daha alabilir, güven bana. Open Subtitles جاك يستطيع أن يعطي بعيدا القلم مع جميع ماله، صدقوني.
    Dedi ki onunla seyahat edecek kadar iyi değilmişsin. Open Subtitles أنك لست بحالة جيدة تسمح لك بالسفر معه و أن لا يستطيع أن يسافر بمفرده

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد