Herkes bir birey olarak bununla ilgili bir şey yapabilir. | TED | وكل شخص يستطيع فعل شيء بهذا الخصوص كفرد. |
Ve ben düşündüm ki eğer motif birbirinden farlı ögeleri birleştirebiliyorsa bunu herhangi bir şey için de yapabilir. | TED | وفكرت أن إذا كان النمط يمكنه توحيد هذه العناصر المتفاوتة فإنه يستطيع فعل أي شيء |
Neyse, fark etmez. Tek başına pek bir şey yapamaz. | Open Subtitles | لن يفرق شيئا, مهما كان لن يستطيع فعل شيئا لوحده |
Şey, anladığım kadarıyla, bunu yapabilecek bir kişi varda, o da sensin. | Open Subtitles | حسناً، مما عرفته إن كان هناك شخص يستطيع فعل هذا، فهو أنتِ |
Bu çocuk istediği her şeyi, istediği an... istediği her yerde yapabileceğini sanıyor. | Open Subtitles | .. هذا الفتى يظن أنه يستطيع فعل مايريده متى ما أراد، وأينما كان |
Çoğu küçük şeyler yapabiliyor ama kayda değer şeyler değil. | Open Subtitles | معظمهم يستطيع فعل أشياء بسيطة ولا شئ ذو مغزى |
Memeliymiş, şeyimin memelisi. O bir canavar, istediğini yapar. | Open Subtitles | ما الذى تقوله انه وحش يستطيع فعل ما يريده |
O yüzden istediğini yapabilir. | Open Subtitles | انه ليس قسا الان ، لذا يستطيع فعل ما شاء |
Bundan fazlasını yapabilir. Tüm evreni yok edebilir. | Open Subtitles | يستطيع فعل أكثر من ذلك يستطيع تدمير العالم |
Eğer tavan açılıp boruların tamir edilmesi gerekiyorsa bunu o yapabilir. | Open Subtitles | لو أراد أن يفتح السقف و يصلح الأنبوب ، يستطيع فعل ذلك |
Bir iki hile yapabilir. Yani, suyun üstünde de yürüyemez ya. | Open Subtitles | أنه يستطيع فعل بعض الخدع ولكنها ليست كالمشى على الماء |
Eğer amacı Dr. Brennan'ın kafasını karıştırmaksa kendi koyduğu delili tahrip ettirerek bunu yapabilir. | Open Subtitles | إذا كانت هذه لعبته النهائية لإرباك د.بريننان يستطيع فعل ذلك عن طريق أتلاف دليل |
- O briyantinli pezevenk benim senin için yapabileceklerimin yarısını yapamaz. | Open Subtitles | ذلك القواد لن يستطيع فعل نصف ما أستطيع فعله لك |
Bunu yapamaz. | Open Subtitles | لا يمكنه فعلها، أتعلم ؟ لا يستطيع فعل ذلك. |
Bunu yapamaz. Sydney CIA'den. | Open Subtitles | لن يستطيع فعل هذا إنها عملية للإستخبارات المركزية |
Ama bir şeyler yapabilecek birileri bizim deli olduğumuzu düşünecek. | Open Subtitles | ولكن أي شخص يستطيع فعل أي شيء سيظن أننا مجانين. |
Yani bizim bir davada yaptığımızı yapabilecek birileri var mı? | Open Subtitles | أقصد ، من يستطيع فعل ما نفعله نحن بالقضية ؟ |
Formula Bire girdiğinden beri çünkü neler yapabileceğini biliyordu hatta fazlasını bile. | Open Subtitles | حسنا قبل الدخول الى الفورمولا واحد، لأنه كان يعلم انه يستطيع فعل ذلك واكثر من ذلك. |
- Hangi yetkiyle bunu yapabiliyor? | Open Subtitles | بأي حق يظن أنه يستطيع فعل هذا؟ |
- Hanginiz yapar bunu? | Open Subtitles | لإنقاذ بيتزا محترقة كم منكم يستطيع فعل ما فعلته؟ |
10 yıl birlikte yaşadığım adam nazik ve şefkatliydi. Bunları yapacak biri değildi. | Open Subtitles | الرجل الذي عشت معه 10 سنوات كان مُحباً ولطيفاً، لا يستطيع فعل هذا |
Bunu bir timsahın yapmış olması pek mümkün değil. | Open Subtitles | من غير المحتمل تماما أن تمساح يستطيع فعل هذا |
Dünyadaki hiçbir sanatçı bunu yapamazdı. | Open Subtitles | لا يوجد رسام آخر في العالم يستطيع فعل ذلك |
Mesela uşak. Yapabileceği hiç bir şey yok. | Open Subtitles | خادم المسرح لن يستطيع فعل شيء على أية حال |
Başta anlamamıştım, fakat... evet, yapabildiğini biliyordum, ve çok üzgünüm Graham. | Open Subtitles | نعم ، كنت أعلمر أنه يستطيع فعل ذلك وأنا آسفة للغاية يا جراهام حسناً |