Hatırlatmam gerekirse her şey tam da senin istediğin gibi gidiyor. | Open Subtitles | وإذا احتجت لأن يتم تذكيرك، فكل شئ يسري حسب خطتك تماماً. |
Daire araştırman nasıl gidiyor? Ollie'ye yat gezisinden döndüğünde göstermek için mükemmel bir yer bulmak istiyorum gerçekten. | Open Subtitles | مرحبًا يا بنيّتي، كيف يسري البحث عن شقّة؟ |
Teklif Salı'dan Pazar'a geçerli değil. Pazartesi kapalıyız. | Open Subtitles | العرض لا يسري من الثلاثاء إلى الأحد والمطعم مغلق يوم الإثنين |
Yarısını öde kuponları sadece iki pizza alımlarında geçerli. | Open Subtitles | خصم نصف الثمن يسري فقط عند طلب اثنتين بيتزا |
On beş metre, turuncu... İkinci sıvı boşluğa akar. | Open Subtitles | على بعد 50 قدم ، الضوء البرتقالي السائل الثاني يسري في فراغ السوار |
Bu bakış açına saygı duyuyorum, gerçekten ama bu işler böyle yürüyor. | Open Subtitles | أحترم كيف وصلت لهذه الحالة ولماذا. حقاً أفعل. لكن هكذا يسري الأمر. |
Kardeşliğin nasıl işlediğini çok iyi biliyorum ve şu an benim için işliyor. | Open Subtitles | أعلم بدقّة كيف يسري عمل هذه الأخويّة، وهي الآن تعمل لصالحي. |
Hepinizin damarlarında aynı MacKenzie kanı dolaşıyor. | Open Subtitles | من أجل نفس دم عشيرة ماكنزي الذي يسري في عروقكم جميعاً |
NSA ile beş yıl geçirince, dünyanın nasıl işlediğini öğreniyorsun. | Open Subtitles | خمس سنين مع وكالة الأمن القوميّ ستعلّمك كيف يسري العالم. |
Gördüğün gibi her şey planlandığı gibi gidiyor. | Open Subtitles | أترى، كل شيء يسري وفقًا للخطّة. لأين تذهب الآن؟ |
Ama tiyatro işi iyi gidiyor. | Open Subtitles | و لكن, عملي بمجال المسرح يسري جيداً |
Dinlenme yerine varışı planlandığı şekilde gidiyor. | Open Subtitles | أن وصوله للمقر يسري طبقاً للجدول |
Harika gidiyor. Tam bir beyefendi. | Open Subtitles | الأمر يسري بشكل رائع ، إنـّه رجل نبيل. |
Senin şu gece kulübü nasıl gidiyor? | Open Subtitles | إذًا، كيف يسري حال الملهى الليليّ؟ |
Bazılarınız anayasanın yalnızca barış zamanında geçerli olduğunu savaş zamanı geçerli olmadığını düşünüyor olabilir. | Open Subtitles | بعضكم يبدو أنه يشعر .. أن الدستور يسري بطريقةٍ ما فقط في أوقات السلم ولكن ليس في أوقات الحرب |
Hocalar; Aynı şey, asistanlarınız ve sizin için de geçerli. | Open Subtitles | وبالنسبة للمشرفين، يسري الأمر ذاته مع الأطباء المقيمين |
Yani bu dokunmama şeysi sadece et için mi geçerli? | Open Subtitles | وموضوع عدم اللمس هذا... هل يسري فقط على الجسد... ؟ |
O diyor ki, yörüngede zaman Dünya'dakinden farklı bir hızda akar. | Open Subtitles | لقد توقّع أنّ الوقت بالمدار يسري بسرعة مغايرة للتي على سطح الأرض. |
İşler böyle yürür. Bize katılmaya hazır mısın? | Open Subtitles | هكذا يسري الأمر، أأنت مستعدّ للانضمام لنا؟ |
Bu zihinsel bağlantı şeysi iki taraflı işliyor. | Open Subtitles | تعلم أن ذلك الاتصال النفسي يسري من الطرفين |
Kal-El, damarlarında tıpkı benim gibi El ailesinin kanı dolaşıyor. | Open Subtitles | كال-إل)، دم بيت (إل) يسري) في عروقك كما هي حالي |
Gezginliğin nasıl işlediğini anladığından emin olmam için büyüyü tekrar et. | Open Subtitles | كرري التعويذة لكيّ أعلم أنّك تفهمين كيف يسري عمل الساكن. |
Şu an Eric'in damarlarında akan Warlow'un kanı adamın kendi kanından bile fazla. | Open Subtitles | حالياً , يسري في عروق اريك من دماء وورلو اكثر مما يملك وورلو |
Bu bakis açina saygi duyuyorum, gerçekten ama bu isler böyle yürüyor. | Open Subtitles | أحترم كيف وصلت لهذه الحالة ولماذا. حقاً أفعل. لكن هكذا يسري الأمر. |
Hayır, öyle işlemiyor. Bilanço tablosuna bir bak. | Open Subtitles | كلا، لا يسري الأمر هكذا لنظر للميزانية فحسب |
Hayır, hayır işler böyle yürümüyor. | Open Subtitles | لا ، لا ، لا الأمر لا يسري على هذا النحو |