| Bak, benden başka kimse aklında esas "geçit yapanlar"ın bilgisine sahip olduğuna inanmıyor. | Open Subtitles | لا أحد سواى يصدق أن لديك علوم بناة البوابات الأصليين فى رأسك |
| Bu kedi bir siyahın nasıl çek bozduracağını bilmediğine inanmıyor! | Open Subtitles | - ماذا يجرى؟ هذا الشخص لا يصدق أن زنجى يعرف كيفية صرف شيك، أليست هذه وقاحة؟ |
| Johnny, ben ve Drago'nun beraber olduğumuza inanmıyor. | Open Subtitles | جوني لا يصدق أن جوني وأنا سوياً |
| Yürümeye devam etti." "Çünkü ileride bir canavar olduğuna inanmadı." | Open Subtitles | ،وتابع السّير .لأنّه لم يصدق أن ثمة وحشاً بالأمام |
| Bundan daha çok halka nasıl açılırsın? Ama kimse bunun gerçek olduğuna inanmadı. | Open Subtitles | لا يمكن أن تكون معروفة أكثر من ذلك لكن لا أحد يصدق أن يكون الأمر حقيقيًا |
| Bolt'un gördüğü her şeyin gerçek olduğuna inanması için burada kırk takla atıyoruz. | Open Subtitles | (نفعل المستحيل لكي نجعل (بولت يصدق أن كل شيء حقيقي |
| Jedikiah'ın, bunun gerçekten bir tuzak olduğuna inanması gerekiyor. | Open Subtitles | يجب على (جاديكايا) أن يصدق أن هذا كمين عاديّ |
| Onun ben olduğuna inanacak bir hakim bulabilirseniz elinize neyin kanıtı geçecek? | Open Subtitles | إن وجدت قاضي يصدق أن ذلك أنا لديك دليل على ماذا؟ |
| Onun ben olduğuna inanacak bir hakim bulabilirseniz elinize neyin kanıtı geçecek? | Open Subtitles | إن وجدت قاضي يصدق أن ذلك أنا لديك دليل على ماذا؟ |
| Ama kimse soygun olduğuna inanmıyor. | Open Subtitles | لكن لا أحد يصدق أن ما حدث سرقة. |
| Lord Carnarvon, Davis'in Tutankamon'un mezarını bulduğuna inanmıyor. | Open Subtitles | اللورد (كارنارفون) لا يصدق (أن (ديفيس) وجد قبر (توت عنخ أمون |
| Danforth, Merrill'ı koruyorsa Merrill'ın oğlunu öldürdüğüne inanmıyor olmalı. | Open Subtitles | إن كان (دانفورث) يغطي على (ميريل) فلابد أنه يصدق أن (ميريل) لم يقتل أبنه |
| Emin değilim ama gerçek adımın Daisy olduğuna inanmıyor. | Open Subtitles | لست متأكدة، لكنه لا يصدق أن اسمي حقًّا (دايزي). |
| Babasının intihar ettiğine inanmıyor. | Open Subtitles | لا يصدق أن والده انتحر. |