| bunu biliyorlar. Yüzündeki ifadeyi gördün mü? | Open Subtitles | أنهم يعرفون ذلك هل رأيتي التعبير على وجهه؟ |
| Hala bir satıcısın ve onlar da bunu biliyorlar. | Open Subtitles | مازالت محادثة مبيعات, و هم مازالوا يعرفون ذلك |
| Elinde en süper teknoloji var ve Wall Street'de herkes bunu biliyor. | Open Subtitles | إنه يسيطر على التطور التكنولجى فى المدينة والجميع فى شارع المال يعرفون ذلك |
| Hepsi müzikle alakalı ve bence insanlar da bunu biliyor. | Open Subtitles | كل شيء عن الموسيقى، وأعتقد أن الناس يعرفون ذلك. |
| Kaleciler genelde rakiplerinin üsluplarını önceden ezberler, fakat penaltı atıcıları bunu bilir ve buna göre oynarlar. | TED | عادةً مايحفظ حراس المرمى نمط خصومهم مسبقاً، ولكن متعهدي ركلات الجزاء يعرفون ذلك ويستطيعون التخطيط وفقاً لذلك. |
| Önce nehri geçmelerini sağlamalıyız. Fransızlar bunun farkında. | Open Subtitles | يجب علينا أن نعبر النهر أولا , الفرنسيون يعرفون ذلك |
| Bunu biliyorlardı, ve buna izin verdiler. Başka bir rapor, General Fay'in araştırma raporu | TED | لقد كانوا يعرفون ذلك وهم سمحوا بحدوثه. في تقرير آخر، وهو تقرير تقصي قام به الجنرال فاي، |
| Ama yeni bir güvenlik duvarımız var. bunu bilmiyorlar. | Open Subtitles | لدينا جدار حماية جديد انهم لا يعرفون ذلك |
| O insanlar yüzeysel olabilirler, ama bunu biliyorlar. | Open Subtitles | أولئك الناس قد يكونون سطحيين، لكنهم يعرفون ذلك |
| Takımıma gelince, sıfır toleranslıyım ve bunu biliyorlar. | Open Subtitles | عندما يعرف فريقي لن اتحمل وهم يعرفون ذلك |
| Castililer var olma mücadelesinde insanlardan daha iyi, bunu biliyorlar. | Open Subtitles | كاستيتهان تتلائم بشكل أفضل من أجل البقاء أكثر من البشر وهم يعرفون ذلك |
| Çünkü peşlerindeyim ve bunu biliyorlar. | Open Subtitles | هذا لأنني أحاول فضح أمرهم وهم يعرفون ذلك. |
| Bölgemizdesiniz ve bunu biliyorlar. | Open Subtitles | إنهم يحاولون وضع مشاكل لنا، ليس لكم أنتم في منطقتنا وهم يعرفون ذلك. |
| Gerçekten bir seçenekleri yok, ve sanırım bunu biliyorlar. | Open Subtitles | ليست لديهم فرصة حقا واظنهم يعرفون ذلك |
| Eminim ki, bizim Amerikan arkadaşlar bunu biliyor. | Open Subtitles | أنا واثق من أصدقائنا الأمريكيين يعرفون ذلك. |
| Ve zombilerde bunu biliyor. Git araba bul. | Open Subtitles | والزومبي يعرفون ذلك , أذهب وأحضر المركبة |
| Karaayaklar ve Arapaholar bunu biliyor. | Open Subtitles | والبلاك فيت والاراباهو يعرفون ذلك |
| Çocuklar bunu biliyor. Bunu herkes biliyor! | Open Subtitles | الأولاد يعرفون والجميع يعرفون ذلك |
| Denizaltında görev yapmış biri bunu bilir. | Open Subtitles | كل الذين خدموا في الغواصة يعرفون ذلك ترافيس لم ينتحر ليستسلم |
| Babamın hem kanına hem de mizacına sahibim. Danlar bunu bilir. | Open Subtitles | لدي دم وروح والدي الدنماركيون يعرفون ذلك |
| Zor bir durum - ...biriyle birlikte olduğunda sen onları seversin ve onlar bunun farkındadır, ...onlar seni sever ve sen de bunun farkında olursun ama bu bir parti ve diğer insanlarla konuşursun, | Open Subtitles | من الصعب نوعا ما... إنها ذلك الشيء عندما تكون برفقة أحدهم وأنت تحبهم وهم يعرفون ذلك |
| Tabiki çoğu insan bunun farkında bile değil. | Open Subtitles | بالطبع، أغلب الناس لا يعرفون ذلك |
| Cabrini-Green'dekileri koruyamıyoruz. Bunu biliyorlardı. | Open Subtitles | نحن لا نستطيع حمايتهم في كابرينى الخضراء، وهم يعرفون ذلك. |
| bunu bilmiyorlar ama bir hukuk öğrencisi olarak ben biliyorum. | Open Subtitles | إنهم لا يعرفون ذلك لكن لأني طالب قانون أنا أعرف ذلك |
| Seni bir bomba olayına bulaştırdım, ama onlar bunu bilmiyor. | Open Subtitles | أنا خداع لك في زرع القنبلة، لكنهم لا يعرفون ذلك. |